Rauf Denktaş, 16 Nisan günü Esenboğa Havaalanı’nda gazetecilere referandumda Kıbrıs Rum tarafının evet diyeceğine inandığını söyledi. Bu sözleri her gazetede yayımlandı ama biz kaynak olarak 17 Nisan tarihli Milliyet ve Cumhuriyet’i gösterelim..
“Hayır” kampanyasını sürdürürken de sık sık bunu tekrarladı.
Özetle şöyle dedi: Bakmayın Rum tarafının “hayır” diyeceği iddialarına. Bizi kandırmak için böyle yapıyorlar. Bu tuzağa düşmeyelim..
Denktaş’ın bu “zehir hafiye” yaklaşımının Kıbrıs’ın Türk kesiminde değilse bile Türkiye’de epeyce taraftar topladığını da hatırlıyorum.
Bu “tez” üzerine yazılmış bir hayli köşe yazısı okuduğumu da..
Oysa o günlerde Kıbrıs’ın Rum kesiminde sonucun “hayır” çıkacağı da herkes tarafından biliniyordu..
Rum tarafında yapılan kamuoyu yoklamalarını, gazetelere de yansıyan yorumları Denktaş’ın bilmiyor olması elbette söz konusu değildi.
Bunları bile bile yukarıdaki gibi konuşmuş olmasına Türkçede ne denildiğini hepimiz biliyoruz ama buna şimdilik kibarca “halkı yanıltma çabası” diyelim..
Denktaş ve yandaşları aksini ne kadar iddia ederlerse etsinler Kıbrıs’ta statükonun devamından zarar görecek olanlar Kıbrıslı Türkler ve Türkiye idi..
Rumlar tüm Kıbrıs’ı temsil ederek AB’ye girecekler, KKTC’nin dünyadan izole edilmiş durumu sürecek, AB ile görüşmelerinde Türkiye’nin önüne Kıbrıs sorununun çözülmemesi bir engel olarak çıkarılacaktı..
İki amacı vardı
Kıbrıslı Türklerin Denktaş’ın dezenformasyon çabalarına inanmayarak referandumda “evet” demeleri oyunu tersine çevirdi.
Referandum sonuçlarının belli olmasından beri ortaya çıkan gelişmeler kimin haklı olduğunu ortaya koyuyor.
Rumlar “hayır” dedikleri için cezalandırılıyor, Kıbrıs Türklerinin ekonomik ve ticari yanlızlığını sona erdirecek adımlar ardı ardına atılıyor.
Denktaş, gelişmelerin böyle cereyan edeceğini bilecek durumda olmayan bir siyasetçi midir?
Kuşkusuz hayır!
Denktaş da sonucun böyle olacağını biliyordu ama yine de “hayır” kampanyasını sürdürmekte ısrar etti..
İki amacı vardı: Kıbrıs’ta statükonun ve dolayısıyla kendi iktidarının devamını sağlamak, ikincisi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğini engellemek.
Bu bir siyasi ahlak sorunu
Denktaş’ın kampanyasının en büyük destekçilerinin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan çevreler olduğunu bilmiyorum tekrar hatırlatmaya gerek var mı?
Kıbrıslı Türkler, kendilerine söylenen yalanlara kanmadılar ve bu oyunu temelinden bozdular..
İşte Denktaş’ın artık bulunduğu makamı terk etmesini gerektiren şeyler de burada yatıyor:
Denktaş istifa etmeli, çünkü halkının yüzde 65’i onun söylediklerine inanmadığını oylarıyla ortaya koydu.
Denktaş istifa etmeli, çünkü halkına bile bile yalan söylediği de ortaya çıktı.. Rumlar da tıpkı Denktaş gibi anlaşmaya “hayır” dediler.
Denktaş istifa etmeli, çünkü Kıbrıs Türk halkını tecritten kurtaracak olası gelişmeleri ya görmedi ya da gördü de bunu halkından sakladı..
Denktaş istifa etmeli, çünkü halkını kandırmayı başarabilseydi bunun bedelini sadece Kıbrıs Türk halkı değil, AB’den görüşme tarihi almayı bekleyen Türk halkı da ödeyecekti..
Bütün bunlara rağmen koltuğundan kalkmamakta ısrar etmesi ciddi bir siyasi ahlak sorunu olarak önümüzde duruyor.