Önceki akşam geç saatlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilginç bir tartışma yaşandı.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu tasarısını görüşen Adalet Alt Komisyonu’nda yaşanan gelişmeleri bugün Milliyet’te okuyacaksınız.
AKP ve CHP’li üyeler arasındaki tartışma “Savcılara, vali, kaymakam ve emniyet müdürlerini doğrudan soruşturma yetkisi verilmesi” üzerine yaşandı.
Bilindiği gibi bu görevlerde bulunan kişiler hakkında savcılıkların bir soruşturma yürütebilmesi, şu andaki yasal duruma göre İçişleri ve Adalet bakanlıklarının iznine bağlı..
Bakanlıklar bu izni verdiği takdirde savcılar soruşturma yapabiliyorlar, izin verilmediği takdirde soruşturma yapılamıyor.
Kamu görevlilerinin görevleri sırasındaki eylem ve işlemlerinin yasalara aykırılık oluşturması durumlarında doğrudan soruşturulamamasının yarattığı sorunları Türkiye yıllardır yaşıyor.
Özellikle işkence, kötü muamele ve bazı yolsuzluk soruşturmalarında kamu görevlilerinin böyle bir “dokunulmazlık” zırhının ardında olması geçmişte birçok suçun cezasız kalmasına da yol açtı.
‘Düğümün’ çözümü var
Komisyonun CHP’li üyelerinin “vali, kaymakam ve emniyet müdürlerine” sağlanan bu dokunulmazlığı savunma gerekçeleri ilginç: Mülki amirler savunmasız kalırlar, görev yapamaz hale gelirler..
CHP Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu “yargının siyasetin gölgesinde olduğundan” söz ederek, vali ve kaymakamların savunmasız kalabileceklerini savunuyor.
Bence tartışmanın bu noktada düğümlenmesi çok ilginç.
Hatırlayacaksınız, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşı çıkan AKP de aynı gerekçeyi kullanıyor.
Bu durumda neyin yapılması gerektiği çok açık:
Mademki hem iktidar hem de muhalefet yargının siyasi kaygılarla hareket etmesinden endişe duyuyorlar, yapılacak ilk iş “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu”nun yeniden şekillendirilmesi olmalı.
Bu fırsat kaçmasın
Yüksek Kurul’u siyasetin etkisi altından çıkaracak ve yargının tümüyle kendi kendisini yönetebileceği bir yapının oluşturulması gerekiyor.
Bunun için de Anayasa değişikliği şart..
Yargıyı tamamen bağımsızlaştıracak, savcıları daha güçlü yetkilerle donatacak bir düzenleme bugünkü bazı “dokunulmazlıkların” kaldırılması için de bir ilk adım olacaktır.
Kamu görevlilerini soruşturma izninin idari karar organlarına bırakılması ve milletvekillerinin yasama faaliyeti dışındaki eylem ve işlemlerinin soruşturulamaması, Türk demokrasisinin önemli bir eksiği..
Bu eksiği gidermek, seçim öncesinde her iki partinin seçmenlerine verdiği bir söz olarak hafızalarımızda duruyor..
CMUK Tasarısı’nın tartışılması sırasında ortaya çıkan bu tablo, bu sözün tutulması için bir fırsat olabilir..