Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ebedi yalnızlığın panzehiri..

  Amerika terör ve savaşın dehşetini yaşarken bir yandan da yeni bir ‘baby boom’ kuşağına hazırlanıyor.

Saldırının hemen ardından Time-CNN’in yaptırdığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, her 100 Amerikalıdan 79’unun ilk işinin birisine “Seni seviyorum” demek olduğunu daha önce aktarmıştım.
Son gelişmeler bunun sadece sözde kalmadığını ortaya koyuyor.
Gazetelerde yer alan haberlere göre New York’ta bir düğün patlaması yaşanıyor. Son iki haftada sevgilisinin evine taşınmaya karar verenlerin sayısında da çok büyük artışlar olduğu haberleri geliyor.
Belli ki yaşanan dehşet karşısında insanlar yapayalnız olduklarını daha iyi kavrıyor, birisine ait olma ve hayatı birisiyle paylaşma isteği baskın çıkıyor.
Saldırıdan hemen sonra ortaya çıkan bu durumda mutlaka “soyunu sürdürme, varlığını koruma” güdüsünün de rolü olmalı.

Birlikte olmanın sıcaklığı
Sosyolog Pepper Schwartz “Saldırının meyvesi, dokuz ay sonra yeni doğumlarda patlama olarak alınacak” diyor.
Pepper Schwartz, “Seks yaşam gücünün bir parçasıdır. ‘Nasıl ölmek istersiniz?’ sorusuna pek çok kişi sevişirken diye yanıt verir. Yüksek gerilimli zamanlar güçlü duygulara kaynaklık eder. İnsanlar aşkı daha yoğun ve güçlü biçimde hissederler, daha kolay evlenme kararı verirler” diyor.
17 Ağustos Depremi’nden sonra bölgede bulunan AKUT üyesi Zeynep Aktosun da Aktüel’e yaptığı değerlendirmede benzeri bir durumu gözlemlediğini aktarıyor.
Böyle büyük bir travmaya karşı insan psikolojisinin direnebilmesi çok kolay değil. Bu büyük çöküş insanları yaşamın zorluklarını paylaşabileceği birilerini aramaya itiyor olmalı.
Bütün bu dehşet ve toz duman arasında birisinin seçip bizi kendi yanına alması, elimizden tutması, saçımızı okşaması, kucaklaşmalarımız…
Gelgeç ilişkiler yerine, bir yaşam boyu omzuna dayanabileceğimiz bir destek arayışı…
Yaşamın bir anda elimizden uçup gidivereceğini görüp, sahip olduğumuz şeyin değerini daha iyi anlama durumu…

Sevgidir ayakta tutan
Belki de modern kent yaşamının insan ilişkilerinde yarattığı çarpıklıklar yüzünden toplumun bir kıyısına itilmiş gibi duran aşkın, büyük bir sarsıntının etkisiyle yeniden gerçek yerine gelmesi; ilişkilerin tam ortasına oturması..
Eminim önümüzdeki aylarda bu büyük travmanın insan yaşamına etkisi üzerine yazılmış yüzlerce kitap çıkacak piyasaya. Romanlar, araştırmalar, incelemeler…
Bu büyük dehşeti hiç yaşamamış bizlere de yol gösterecek, kendimizi, toplumumuzu daha iyi anlamamızı sağlayacak çalışmalar.
Onları okuyana kadar bu ilk bulgunun üzerine düşünmenizi istedim: Aşk, bizi gerçek yalnızlıktan koruyabilecek tek şeydir!