Romantizm bir strateji değildir
Savaş aleyhtarı yazıları dikkatle okuyorum. Genellikle romantik bir üslupla kaleme alınmış, savaşın masum insanların yaşamlarında yaratacağı korkunç yıkımlardan söz eden yazılar..
Çoğuna katılmamak mümkün değil. Kim savaştan yana olmak ister? Kim masum insanların, çocukların, askerlerin ölmesini, yaralanmasını savunabilir?
Türkiye’nin sürmekte olan savaşta nerede durması gerektiğini belirleyecek şey, kendi ulusal güvenlik stratejisidir.
Ulusal stratejiler bir yerlerden gelecek bilmem kaç milyar dolar için yapılmazlar. Ya da tek tek biz bireylerin duygusal yaşamlarından etkilenmezler.
Burada durup Türkiye’nin uzun vadeli stratejik çıkarlarının ne olduğuna bakmamız gerekiyor.
1 – Türkiye’nin ulusal stratejisi toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini korumaktır.
2 – Çok yönlü dış ilişkilerimizi, ekonomik çıkarlarımızı korumalıyız.
3 – Türkiye özgür dünyanın bir parçası olarak bu dünyanın içinde ötekilerle eşit bir devlet olarak yer almalıdır.
Bu çerçeve içinde; Türkiye zaman zaman kendi toprak bütünlüğünü de tehdit eden terörist oluşumlara nerede olursa olsun tahammül edemez.
Laik anayasal düzenini tehdit edecek şeriatçı akımların güçlenmesine yol açacak oluşumların karşısındadır.
Dünya barışının ve özgürlüklerin korunması açısından uluslararası toplumla birlikte hareket etmeli, Irak ya da Libya gibi uluslararası toplumdan tecrit edilmemelidir.
Zaten bugüne kadar da böyle oldu. Kore’de, Bosna ve Kosova’da, ırkçı Güney Afrika ve Rodezya rejimlerinin tecrit edilmesinde bunun için vardık. Saddam, bir komşusunun toprak bütünlüğüne saldırdığında ‘bir koyup üç almak için’ değil, Birleşmiş Milletler iradesi bu yönde oluştuğu için Irak’a karşı cephedeydik.
Hedefleri Türkiye
Şimdi günümüze dönebiliriz: Sınır tanımaksızın terör eylemleri gerçekleştiren bir şeriatçı / terörist oluşum var. Bu akım daha da güçlenirse ilk hedeflerinden birinin laik tek Müslüman ülke olan Türkiye’nin anayasal düzeni olacağı tartışılmıyor bile. Üyesi olduğumuz uluslararası demokratik toplum bu oluşumun yok edilmesi konusunda kararlı ve eyleme geçmiş bulunuyor.
Seçeneklerimiz şunlar olabilir:
1 – Usame bin Ladin ve Taliban türü rejimlerin yok edilmesinin karşısında oluruz, onlar da bu coğrafyada güçlendiklerinde gelip bizim anayasal özgürlüklerimizi, laik düzenimizi yok etme fırsatını bulurlar. Bu arada uluslararası toplumla da aramızı bozarız.
2 – Anayasal özgürlüklerimizi korumak, öteki Müslüman ülkelerin de laik demokratik düzene geçmelerini sağlamak için uluslararası toplumla birlikte hareket ederiz, dünya yeniden şekillenirken de söz söylemeye hakkımız olur.
Anti savaş romantizminden önce bunları da bir düşünmek gerekir diyorum.