Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Güzel bir kadın 50 yaşında erkek arıyor!

  Lynda Lemay adını daha önce duydunuz mu, bilmiyorum? Ben yeni öğrendim.
1966 yılında Quebec – Portneuf’da dünyaya gelmiş. Omuzlarına dökülen uzun kızıl kahve saçları, iri gözleri, çıkık elmacık kemikleri ve iki minik gamzeyle vurgulanmış narin yüzüyle bir “top model” zannedebilirsiniz, ama değil.

Lynda Lemay bir şarkıcı.. Repertuvarında 500’den fazla “şanson” olduğunu okudum internet sitesinde. Genizden gelen buğulu bir sesi var, insanın içine işliyor..

İşte o şarkı…
Lynda Lemay’in bir şarkısını kuzenim Eşref’in “50. yaş günü”nde dinledim. Sonra internetten öğrendim ki Engin Ardıç ve Hadi Uluengin de 50. yaşlarına bu güzel şarkı ile girmişler..
Şarkının adı “Un homme de 50 ans”.. 50 yaşında bir adam!
Sözlerin Türkçe çevirisini de aldım kuzenimden. Şöyle diyor:
“50 yaşında bir adam arıyorum / Her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş / Her şeyi istemiş / Şimdi artık ne istediğini bilen..
50 yaşında bir adam arıyorum / Her borca girmiş, her borcu ödemiş / Sonra yeterince para edinmiş / Ama paradan gözleri kamaşmamış..
50 yaşında bir adam arıyorum / Yaşamış, her tütünü içmiş / Her içkiyi devirmiş / Yeteri kadar kadın tanımış / Ve artık başkalarını aramayan..
50 yaşında bir adam arıyorum / Veremeyeceklerinin farkına varmış / Geçmişi geleceğinden fazlalaşmış / Ama ancak şimdi yaşamaya başlamış..
50 yaşında bir adam arıyorum / Kendini en kötüye hazırlamış / Zamanın neleri iyileştirmeyeceğini öğrenmiş / Çok cenazeler kaldırmış..
50 yaşında bir adam arıyorum / Gerçeklerle yüzleşebilen / Yalan söylememe cesaretini edinmiş / Hislerinden kaçmamayı öğrenmiş..
50 yaşında bir adam arıyorum / Kendini artık ciddiye almayan / Yüzünde kırışıklıkları olan / Beni sükûnetle seven / Ve benim için elinden gelecek her şeyi iyi yapan / 50 yaşında bir adam arıyorum..”

Aznar’ın ‘hayat’ dersi
Gençlik yıllarımızda birisinin 50 yaşında olduğunu öğrendiğimizde kendimizi bir “canlı cenazeye” bakıyormuş gibi hissederdik.
Ellime basmaya iki yıl kala bunun hiç de öyle olmadığını biliyorum artık.
Kadınların ve erkeklerin bir “son kullanma tarihleri” olmadığını, aradan geçen yılların insan yaşamını daha anlamlandırdığını da öğrendim bu süre içinde..
Ama sanırım yaşamımın en büyük “50 yaş dersini” de İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar’dan aldım..
Aznar, geçen yıl 50 yaşına bastığında politikayı bırakmaya karar verdi. Bugün yapılacak seçimlere girmiyor ve siyaset yaşamına veda ediyor.
Aznar’ın başbakanlığı, İspanya’nın Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden biri olması ile aynı döneme rastlıyor. 8 yıllık iktidarında İspanya’nın milli geliri yüzde 32 büyüdü. Halkın geliri yüzde 27 arttı. 8 yıllık iktidarı boyunca 4.5 milyon insana yeni iş sağladı, işsizlik oranını yüzde 23’ten, yüzde 11’e indirdi..

‘İktidarın sınırı olmalı’
İspanya, tarihinin en müreffeh günlerini yaşarken o siyaseti ve başbakanlığı bırakmaya karar verdi.. Bu seçimleri de açık ara kazanacağı kesin olduğu halde..
Aznar, kararının gerekçesini Le Monde’a anlatmış. Şöyle diyor, Erdal Şafak’tan aktarıyorum: “Hayattaki her şey gibi iktidarın da bir sınırı olmalı. Uzatmak faydadan çok zarar getirir. Biliyorum, siyasetçilerin henüz iktidara geldiği ya da iktidara ulaşma umudu taşıdığı yaşta ayrılıyorum. Ama yeni bir yaşama başlamak için de en uygun yaşta bırakmış oluyorum.”
50 yaşına gelmiş bütün kadınların ve erkeklerin kulaklarına küpe yapmaları gereken bir söz bu..
Sadece insanın yaşamdan ne beklediğini en iyi bilebileceği bir yaşta değil, aynı zamanda o yaşamı kurmak için de en uygun yaştasınız..
Bunun değerini ve anlamını bilebilenler Lynda Lemay’in şarkısını da hak ediyorlar… Nice yıllara…