Kadın gazetecileri günahtan korumak
Savaş rüzgarları esmeye başlayınca gazetecilerin göçmen kuşları sayılabilecek ‘savaş muhabirleri’ de Afganistan’a girmenin yollarını aramaya başladılar. Değişik uluslardan 300 gazeteci Afganistan’a giriş izni almak için Pakistan’ın Peşaver kentinde bekliyor.
Afganistan sınırında ‘izin’ bekleyen gazetecilerden bir bölümü de kadın. İçlerinde Hıristiyan olanlar da var, Müslüman olanlar da…
Taliban yönetimi, Müslüman kadın gazetecilere hangi şartlarla izin vereceğini dün açıkladı. Buna göre yanında ailesinden bir erkek bulunmayan Müslüman kadın gazeteci Afganistan’da çalışma izni alamayacak.
Yani savaş muhabiri bir Müslüman kadınsanız kocanız, babanız, ağabeyiniz, erkek kardeşiniz, amcanız ya da dayınız yanınızda olmalı.
Ayrıca ülkede geçerli şeriat kurallarına göre vücut hatlarınızın görülmesini tamamen önleyecek, gözleriniz dahil ayaklarınıza kadar tüm vücudunuzu kapatacak bir tür çarşaf olan ‘burka’ giymek zorundasınız. Bu giysi içinde nasıl fotoğraf çeker, nasıl not alırsınız, çabuk hareket etmeyi gerektiren durumlarda çarşaflarınız bacaklarınıza dolaşmadan nasıl kaçabilirsiniz, o sizin bileceğiniz bir iş.
Aman erkek tahrik olmasın!
Hıristiyan kadın gazetecilerden bu kurallara uymaları beklenmiyor. Onların nasıl olsa cehennemde yanacakları düşünüldüğünden olsa gerek, bir de Afgan erkeklerinden korunmaları gerekmiyor.
Müslüman kadınları ‘her türlü günaha açık ve erkekleri günaha sokabilecek bir tür şeytan’ gibi görmekten ileri geliyor bu durum.
Sadece Afganistan’da değil, Arap yarımadasının önemli bölümünde de kadınlar yanlarında bir erkek akrabaları olmadan otomobil dahi kullanamıyorlar.
Bu toplumlarda Müslüman bir kadının şu ya da bu şekilde toplumsal hayatın içinde yer alabilmesi sıkı sıkıya örtünmesi ile mümkün.
Saçı ya da diz kapakları açık bir kadının toplum içinde karşılaşacağı erkekleri günaha sokmasından endişe ediliyor. Böyle olunca bu toplumlarda erkeklerin gördükleri bir tutam saç karşısında bile tahrik olacak kadar gözü dönmüş mü olduklarından kuşkulanıyor insan…
Türban üzeri peruk…
Bizdeki türban tartışmalarına da ışık tutuyor aslında bu uygulamalar.
Bazı Türk kadınları da günah olduğunu düşündükleri için saçlarını örtmek istiyorlar.
Kamusal alanda buna karşı konan yasakları delmek için uyguladıkları bazı yöntemler ise gerçekten çok garip. Özellikle de türbanın üzerine peruk takma fikri!
Mantıksal bir çelişki var bu durumda: Kadın, başkalarının günaha girmesine neden olacak bir günah işlememek için saçını örtmek istiyor… Bunu engelleyen uygulamalara karşı belki de kendisini daha güzel ve çekici gösterebilecek bir perukla sokağa çıkıyor, fotoğraf çektiriyor. Aslolan kadının dikkat çekmeyecek bir biçimde toplumsal hayatın içinde yer almasıysa, bu yöntem, dikkatleri kadının üzerine daha çok çekmeye açık bir uygulama.
Bir yandan da şunu merak ediyorum: Acaba Afganistan sınırında vize almayı bekleyen türbanlı kaç Türk gazeteci var? Ve bu meslektaşlarımız Afganistan yönetiminin uyulmasını istediği şeriat kuralları için ne düşünüyorlar?