Başbakan Bülent Ecevit iki aylık bir aradan sonra partisinin TBMM grubunda bir konuşma yaptı.
Konuşmayı televizyondan izlediniz mi, bilmiyorum.
Ben dün televizyonda izlediklerimden mutlu olduğumu söyleyemeyeceğim..
Başbakan ne kadar işinin başında olduğunu söylerse söylesin, durumunun artık geçmişteki günleri aratacağına hiç kuşku yok.
Kısacık bir konuşmada bile yaptığı hata ve dil sürçmeleri, ateşi bu kadar yükselmiş bir ekonomiyi derin bir koma durumuna sokabilecek bir geleceğin işaretlerini vermeye yetti.
Başbakan konuşmasının bir yerinde “Ben erken seçim istemiyorum, ama ufukta yeni bir seçim gözüktü” dedi.
Daha sonra sözünün yanlış anlaşıldığını, erken seçim düşünülmediğini söyledi..
Ecevit’in o sözünü “yanlış anlayanlar” arasında ben de vardım. Bu nedenle dönüp konuşmasını tekrar okudum. Algılamamda bir sorun olmadığını gördüm. Bir Başbakan eğer “Ben erken seçim istemiyorum ama ufukta seçim gözüktü” derse, bundan bir tek sonuç çıkabilirdi..
Nitekim sadece ben değil, herkes bu sonucu çıkardı ve dolar 1 milyon 638 bin liraya kadar çıktı..
Artık çekilmeli
Daha sonra yapılan “yanlış anlaşıldı” açıklaması piyasaların ateşini şimdilik düşürdü ama Ecevit’in yarın hangi sözünün yanlış anlaşılacağını ve bunun ülke ekonomisini ne hale getireceğini artık sadece Tanrı biliyor.
Türk ekonomisinin bir sırat köprüsünden geçmekte olduğu herkesin malumu.
Böyle bir ortamda Başbakan’ın hastalığı önemsenmeden geçiştirilebilecek bir durum değildir.
Başbakan’ın tekrar ne zaman hastaneye gideceğinin, işine ne zaman döneceğinin belli olmadığı bir ortamda, ekonominin normal bir gelişme süreci içine girebileceğini düşünmek için saf olmak gerek.
Başbakan’ın artık çekilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sadece Başbakanlıktan değil, partisinin liderliğinden de çekilmesi gerekiyor.
Türk halkının önüne seçimde yeni bir alternatif koyabilmek ve hiç olmazsa AB umutlarını seçim sonrasına taşıyabilmek için de gerekli bu..
Erken bir seçim, Türk ekonomisinin geleceği için de artık kaçınılmaz görünüyor.
Her gün ölmektense…
Standart & Poors derecelendirme kuruluşunun dün yaptığı açıklama Türkiye’nin dışardan nasıl göründüğünün de altını çiziyor.
Yılın ilk 5 ayında ekonomide sağlanan iyileşmenin gelecek seçimden önce geri gelmesinin imkansızlığının vurgulandığı bu açıklama, yılın ikinci yarısında bizi nelerin beklediğinin ip uçlarını da veriyor..
Enflasyonun düştüğü bir ortamda faizlerin bir türlü düşürülemiyor olması, esas büyük tehlikenin gelecek yıl ortaya çıkabileceğini de gösteriyor.
Faizler düşürülemiyor, çünkü piyasalarda bir türlü güven sağlanamıyor..
Başbakan hasta, tekrar eski günlerine dönebileceğine ilişkin umutlar piyasalarda kendine taraftar bulamıyor.. Hükümet, Avrupa Birliği tam üyelik görüşmelerine başlayabilmek için gerekli adımları atamıyor, aralarında bir uzlaşma gerçekleşebileceğine ilişkin bir umut ışığı da görünmüyor.
Böyle her gün ölmektense, bir kere ölmeyi tercih edip bir erken seçim kararı almak ve hiç olmazsa gelecek için bir umut yaratmak artık kaçınılmaz diye düşünüyorum.