Mafya buradaysa devlet nerede?
CNN Türk’ün beşinci yılının kutlandığı gecede DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’la sohbet ederken konu kaçınılmaz olarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ve Emniyet Müdürlüğü’nün yürüttüğü Sedat Peker operasyonuna geldi.
Kendisine bu konularda tecrübeli birisi olarak operasyon hakkında ne düşündüğünü sordum.
Soruma soruyla yanıt verdi: “Devlet ne için vardır?”
“Mülkiyeli Ağabeyim” Ağar, okulda bizlere öğretilen en basit devlet tanımından yola çıkarak sorusunu kendisi yanıtladı: “Öncelikle vatandaşların güvenliği ve ulusal savunma için..”
Ve şöyle devam etti: “Gün boyunca bu konuda o kadar çok telefon aldım ki, bu adama şu ya da bu nedenle haraç vermek zorunda kalanların sayısına şaşırdım.. Devletin ciddi bir güvenlik zaafı içinde olduğunu gösteren bir örnek bu.. Bu insanların büyük bölümü şikâyetçi olmuyor, çünkü ileride devletin kendilerini koruyacağından emin olamıyorlar. Devlet, vatandaşına böyle bir güven verebilirse, bu tür çetelerin etkisinin giderek azalacağını ve yok olacaklarını da görürüz.”
Çetelerin kolları her yerde
Gerçekten de organize suç çeteleriyle mücadeledeki en büyük sorun, vatandaşların devletin bu konudaki kararlılığından kuşku duyuyor olmaları.
Bu kuşku mağdurların şikâyetçi olmamalarına yol açıyor.
Son operasyon sırasında ortaya çıkan zaaf, esas olarak polisin delil toplamakta zorlanmasından kaynaklanıyor.
Polisin yeterli gördüğü delili, hâkim yeterli bulmayabiliyor.
Organize suç çeteleri, tanımları gereği eli kolu her yere uzanmış çeteler.
Siyasette, bürokraside, emniyette, adliyede, orduda uzantıları olabiliyor ve bu uzantılar ortada ciddi bir siyasi iradenin görülmediği süreçlerde suç çetelerinin kovuşturulmasını engelleyebiliyor.
Geçmiş koalisyon dönemlerinde bu konuda kararlı bir mücadele yürütülememiş olmasının en büyük nedeni, ortada bu konuda kararlı, tutarlı bir siyasi iradenin olmamasıydı.
Yasal düzenleme şart
Şimdi öyle görünüyor ki, “siyasi irade” de bu tür çetelerin tasfiye edilmesini istiyor. Operasyonun bugünkü aşamasına gelebilmiş olmasını buna borçlu olduğumuzu düşünüyorum.
Ancak ortada hâlâ ciddi bir sorun var. Ve bu sorunu çözmek de İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın ortak bir proje yürütmesiyle mümkün olabilir.
Bu da organize suç çeteleriyle, kısacası “mafyatik” oluşumlarla mücadelede polisi ve yargıyı güçlendirecek yeni bir yasal düzenleme yapılmasıdır.
Delil toplanmasını hızlandırıp kolaylaştıracak, tanıkları ve şikâyetçiyi devlet korumasına alacak, yargılamanın klasik süreçlerde uzamasını önleyecek bir yasal düzenleme..
ABD’deki ünlü “Rico Yasası”na benzer bir yasadan söz ediyorum.
Özel mahkemeler kurulmalı
Öte yandan Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kaldırılmasının ardından bir ihtiyaç daha ortaya çıkıyor.
Mafyatik oluşumlarla ilgili davalara bakacak özel yetkilerle donatılmış bir savcılık kurumu ve bir “özel mahkeme”nin de kurulması gerekiyor.
Mafyatik oluşumların devlet kademeleri içindeki uzantılarını uzun idari soruşturma süreçlerini beklemeden soruşturma ve yargılama süreci içine alabilmek de bu yasal düzenlemenin önemli bir unsuru olmalı..
İstanbul’da bir süre organize suçlarla mücadele eden emniyet biriminin başında bulunan Adil Serdar Saçan, Milliyet’e, İstanbul’da 150’ye yakın mafyatik oluşumun bulunduğunu söylüyor.
Demek ki sorun bizlerin görebildiğinden çok daha ciddi ve derin.
Ve hükümet, sorunun bu ciddiyetine uygun bir siyasi iradeyi de göstermek zorunda.