Türk imajı denilince aklınıza ne geliyor?
Az gelişmiş, terörist, gerici, cahil, fırsatçı, barbar, işkenceci, üç kağıtçı, vasıfsız..
Şimdi bir düşünün bakalım, bu sıfatlarla kimi ya da kimleri tanımlayabilirsiniz?
Sizi çok yormadan, ilk gördüğümde beni dehşete düşüren sonucu hemen söyleyeyim: Bunlar “Yeni bir Türk imajı, yeni bir Türkiye markası yaratmak mümkün mü?” konulu bir konferansın duyurusu için hazırlanmış bir ilanda yer alan sıfatlar..
İlanın bir büyük örneği de afiş olarak basılmış.
Üzerinde altı genç kız ile üç genç erkek fotoğrafı var.
Sağlıklı, güleç yüzlü, güzel, modern insanlar..
Konferans Türkiye’de düzenlendiği için ve konu da “yeni bir Türk imajı” olduğu için fotoğraftaki gülümseyen yüzlerin Türklere ait olduğunu kolayca tahmin etmek mümkün. Ama böyle bir vurgulama olmasaydı o insanların Türk mü yoksa başka bir medeni ülkenin insanları mı olduğunu ayırdedmek o kadar kolay olmazdı.
Fotoğrafların her birinin üzerine el yazısıyla bu dokuz sıfat yazılmış.
Bir ‘anti-reklam’ ürünü
Belli ki konferansı düzenleyenler ya da afişi hazırlayanlar Türklerin dünyadaki bir çok insanın kafasında böyle anımsandığını düşünüyorlar.
Her ne kadar ben hiç benimsemiyor olsam da reklamcılıkta son yıllarda öne çıkan bir “anti reklam” düşüncesi var. Ürünün kötü özelliklerini abartılı bir şekilde öne çıkararak, o üründe aslında var olan olumlu değerleri vurgulama yöntemi olarak tarif edilebilir. Sanırım afişi hazırlayanlar da bu düşünceden yola çıkmışlar.
Bence hiç de doğru yapmamışlar..
Şoven bir milliyetçi sayılmam ama benzeri bir afişi bir İngiliz yapmış olsaydı burada ne hakaretlerle ve eleştirilerle karşılaşırdı, tahmin edebilmek zor değil.
Ben bu tür bir eleştiri yapmayacağım.
Benim eleştirim daha çok kendi kafamızdaki “Türk imajı” ile ilgili..
Bu öyle bir imaj ki tamamen bizim dışımızda gelişmiş, hatta ırkçı mülahazalarla beslenip olgunlaşmış, özellikle Hristiyan dünyasındaki “haçlı zihniyeti”nden hâlâ kendisini kurtaramamış belli bir kesim tarafından pompalanmış bir imaj.
Türkleri, Avrupa’nın “ötekileri” haline getirmek ve öyle sunmak isteyenlerin kafasındaki Türk imajı bu.. Avrupa’da Türkiye karşıtı toplumsal paranoyayı besleyip, büyütmek isteyenlerin marifeti..
Ve o kadar güçlü bir propaganda ki içimizden birileri bile bunu bir “veri” olarak kabul edebiliyor.
Ancak bu afişi hazırlayanların zannettiği kadar da yaygın bir imaj değil. Yaygın olmamasının nedeni içeriğindeki aşırı ırkçı vurgudan kaynaklanıyor zaten. Dünyanın normal insanlarının başka bir ulus için kolayca varamayacakları bir yargılar demeti..
Böyle düşünmüyoruz
Şunu düşündüm: Konferansı düzenleyen Türk Tanıtım Konseyi’nde bazı işadamlarının olduğunu biliyorum. Aralarında reklamcılar da var. Onlar kendi şirketleri ya da tanıttıkları ürün için böyle sert bir “anti reklam” kampanyası yaparlar mıydı, hiç sanmıyorum.
Bu sözü edilen sıfatlarla tanımlanacak Türkler yok mu aramızda? Elbette varlar.. Ama aynı sıfatla tanımlanabilecek başka uluslardan başka insanlar da yaşıyor bu koca dünyada.. Örneklerini hergün haberlerde okuyor, izliyoruz..
Ama kimsenin aklına çıkıp da koca bir ülkenin insanlarına böyle bir damgayı yapıştırmak gelmiyor..
Eğer afiş – ilanda vurgulandığı gibi, konferansın hareket noktasını bu ırkçı önyargılar oluşturuyorsa yanlış bir noktadan yola çıkılıyor demektir.
Konferansın sponsorları arasında bazı gazeteler ve tv kuruluşları ile birlikte Milliyet de var… Afiş ve ilanda da bu husus belirtiliyor..
Milliyet olarak konferansa desteğimiz elbette sürecek ve yararlı bir iş yapılmakta olduğuna da inanıyoruz ama afiş – ilanın içeriği ile mutabık değiliz. Bunu da kayda geçirmek istiyorum..