Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Adaletin bu mu dünya?

Türkiye’yi çok sevmemin nedenlerinden en başta geleni her gün değişik bir sürprizle karşılaşma ihtimalinin yüksekliğidir. Dünyanın başka bir köşesinde asla karşılaşamayacağınız olaylarla karşılaşır, asla göremeyeceğiniz sahnelere tanık olursunuz.

Çok eğlendirici bulduğum öykülerden bir tanesi de Adalet Bakanlığı ile ilgili. Biliyorsunuz, 20. Yüzyılın son büyük buluşu olan, DSP destekli ANAP-DYP koalisyon hükümetinin Adalet Bakanlığı’na eski bir polis müdürü getirildi.

Türkiye’deki bazı mahkeme kararlarını beğenmemesiyle, ünlü bir polis müdürünün, eskiden kararlarını beğenmediği hakimler ve savcılarla ilgili bakanlığın başına getirilmesi, Mesut Yılmaz’da olmadığını zannettiğimiz ince bir mizah anlayışının aslında var olduğunu gösteriyor.

Cankurtaran gibi yasa
Meclis’in neredeyse yarısı eski avukat, hakim ve savcıdan oluşurken, Adalet Bakanlığı yapacak milletvekilinin eski polis müdürleri kontenjanından tayin edilmesi, demokratik bir ülkede şaka olarak kabul edilmez de, ne edilir?

Adalet Bakanlığı’ndaki şakalar bununla da kalmıyor elbette.

Hatırlayacaksınız, rahmetli Turgut Özal’ın hayatta en önem verdiği kamu görevlisi Adalet Bakanlığı’nın eski müsteşarı Arif Yüksel’di.

Turgut Bey’in, Arif Yüksel’i kullanarak bazı duruşmalarda istediği hakimlerin görevlendirilmesini sağladığı bile iddia edilirdi.

Turgut Özal Cumhurbaşkanlığına kapağı atınca da Arif Bey’i korumasına almış, görevden alınmasını isteyen DYP-CHP koalisyonunun Başbakanı Süleyman Demirel’i de ortağına karşı zor durumda bırakmıştı.

Anayasa’yı çiğnemek
Demirel, kendine özgü zekasıyla, dahiyane bir buluşla bir by-pass yasası çıkartarak, Adalet Bakanlığı müsteşarını Özal’ın onayına ihtiyaç duymadan görevden almıştı.

Yüksel’in yerine de CHP’li Adalet Bakanı tarafından Yusuf Kenan Doğan tayin edilmişti.

İşte bu Yusuf Kenan Doğan, kendisinin göreve atanmasını sağlayan “by-pass” yasası kullanılarak, yeni Adalet Bakanı Mehmet Ağar tarafından görevinden alındı.

Ama aradan geçen süre zarfında, o meşhur by-pass yasası, Anayasa’ya akın olduğu için iptal edilmişti.

Şimdi CHP Adalet Bakanı’nı Anayasa’yı çiğnemekle suçluyor.

Kafanızın karışmasına hak veriyorum, o yüzden kısaca daha anlatacağım.

CHP, Anayasa’ya aykırı olan bir kanun çıkararak kendi adamını müsteşar yapıyor, ardından gelen Adalet Bakanı aynı kanunu kullanarak CHP’nin adamını görevden alınca aynı CHP “Anayasa’yı çiğniyorlar” diye feryat ediyor.

Ne dersiniz, laz fıkrası gibi değil mi?,

Komiklikler bununla da kalmıyor.

Bakan Bey’in kendi adaleti
Adalet Bakanı Ağar, bakanlığın 15 yüksek bürokratını, Anadolu’da daha alt düzeyde başka görevlere göndererek, yerlerine kendi adamlarını getirmek istiyor.

Ama yaptığı tayinler Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından onaylanmıyor. Ve hatta tayin kararları kanunlara ve Hukuğun genel prensiplerine de açıkça aykırı bulunuyor.

Bu durumda Adalet Bakanı ne yapıyor dersiniz?

Cevabınız, “hatalı kararlarını geri alır”sa yarışmayı kaybettiniz demektir.

Hayır, burası Türkiye ve Adalet Bakanı’nın hukuğa, kanunlara saygılı olmak gibi bir sorumluluğu olamaz. O, canı isterse onu yapar.

Şimdi siz söyleyin sevgili okuyucular. Böyle bir komikliğe dünyanın hangi demokratik ülkesinde rastlayabilirsiniz?

Ben Türkiye’yi sevmeyeyim de nereyi seveyim?