Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Kadınlara karşı zafer kazanan erkekler

Temel bir barda dertli dertli içiyordu. Barmen dayanamayıp neden bu kadar içtiğini sordu. ‘Yıllardan beri beni anlamamakta ısrar eden karım sonunda beni anladı” dedi Temel.

Barmen şaşırdı, “Bunun nesine dertleniyorsunuz ki” diye sordu. “Nasıl dertlenmem” dedi Temel, “Anlar anlamaz beni terk edip gitti.”

Fıkradaki Temel’in yerine Tansu Çiller’i, Temel’in karısının yerine de Deniz Baykal’ı koyarsanız, dün Ankara’da olup biten herşeyi anlamış olursunuz.

Günlerdir beklenen Çiller-Baykal buluşması dün öğlen saatlerinde gerçekleştiğinde çok kişi aslında bunun göstermelik bir toplantı olacağı kanısındaydı.

Ancak sanılanın tam tersi oldu.

Baykal kendisinden hiç beklenmeyecek bir çıkışı yaptı.

Yıllardır Mesut Yılmaz’ın dışardan, Hüsamettin Cindoruk’un içeriden uğraşıp da dağıtamadığı DYP-CHP koalisyonuna son darbeyi indiriverdi.

Deniz Baykal’ın toplantının hemen arkasından yaptığı basın toplantısındaki müstehzi yüz ifadesi, ortağının bu kez onu kandıramadığını gösteriyordu.

Demek ki, Murat Karayalçın ve Hikmet Çetin’de işe yarayan “tavlama numaralan” Deniz Baykal’a sökmemişti. .

Zaten Deniz Baykal’ın gidip de hükümette Başbakan Yardımcısı olabileceğini düşünmek pek gerçekçi değildi.

Çünkü bu hükümetin kuruluşu sırasında SHP-DYP koalisyon hükümetine güvensizlik oyu vermişti.

Aynı koalisyon protokolü ve programı dururken, değişen; sadece SHP’li bakanlar diye Baykal’ın gidip de o hükümete girmesi siyasi rakiplerinin ekmeğine yağ sürer, Baykal’ı “koltuk düşkünü politikacı” konumuna sokardı.

Şimdi neler olabilir?

CHP, kamuoyunun önünde, ortağının koalisyon anlayışından şikayetçi olduğunu, bu tıkanıklığı aşmak için de erken seçimden başka çare kalmadığını ve hükümetten çekildiğini açıklamış bulunuyor.

Bu durumda Tansu Çillerin önünde Cumhurbaşkanı’na çıkıp istifasını vermekten başka seçenek kalmıyor.

Cumhurbaşkanı Demirel’in de geleneklere göre yeni hükümeti kurmakla yeniden Tansu Çiller’i görevlendirmesi bekleniyor.

Çiller görevi alınca önünde daha önce Mesut Yılmaz tarafından kendisine sunulmuş iki ayrı teklif var.

Birincisine göre DYP bir azınlık hükümeti kuracak ve bunu ANAP dışarıdan destekleyecek. Bu azınlık hükümeti seçim yasasını hazırlayacak, ANAP’ın da onayıyla seçim yasasını meclisten geçirecek ve erken seçime gidilecek.

İkinci seçenek ise DYP ve ANAP, yeni seçim yasası ve erken seçim gündemiyle bir koalisyon hükümeti kurup ülkeyi seçime götürecekler.

İlk izlenimler Tansu Çiller’in birinci seçeneği tercih edebileceğini gösteriyor.
Kış aylarında Türkiye genelinde ağır hava koşullan nedeniyle seçim yapılamayacağını söyleyen eski siyasiler de erken seçim tarihi olarak Mart 1996’yı veriyorlar.

Hatırlayacaksınız, bu köşede Deniz Baykal ile Tansu Çiller buluşmasının gecikmesinin ülke için zararlı olacağını savunmuştum.

Türkiye’nin gündeminin hükümette kilitli kalmasının doğurabileceği sakıncalara değinmiştim.

Ne kadar haklı olduğum işte şimdi ortaya çıktı.

Eğer bu buluşma Baykal’ın genel başkan seçilmesinin ertesinde yapılmış olsaydı, boşa geçirdiğimiz bir hafta yeni hükümet arayışları için kullanılır, Türkiye vakit kaybetmiş olmazdı.

Bugün gazetemizde yer alan bir habere dikkatinizi çekmek istiyorum.

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü olan İspanyol parlamenter Carlos Carnero, Türkiye’nin gümrük birliği sürecinin demokrasi ve insan haklan konusundaki reformları gerçekleştirmesiyle yürüyebileceğini açıkladı. .

Türkiye şu anda hükümet krizi ile uğraşırken elbette Carnero’nun ve Avrupa’nın beklediği demokratik reformların hiç biri yapılamayacak.

Öyle görünüyor ki, Baykal yalnızca koalisyonu bitirmekle kalmadı, Avrupa Birliği hayallerimizi de belirsiz bir geleceğe erteledi. Şimdi erken seçim süreci boyunca bu durum pişirilip pişirilip karşısına konulacak.

Ve galiba bugün CHP çevrelerinde Çiller’e karşı zafer olarak yorumlanan bu çıkışının bedelini ödeyecek.

Kütüphanede memur olarak çalışan Temel’e bir okuyucu sormuş:
“Kadınlara karşı zafer kazanan erkekler isimli kitabı nerede bulabilirim?”

“Masal bölümünde!” demiş Temel.