Missouri Zırhlısı'ndan, Hillary Clinton'a
Missouri Zırhlısı’nın dünya tarihinde özel bir yeri var. İkinci Dünya Savaşı’nı bitiren ve Japon ordularının kayıtsız-şartsız teslimini öngören tarihi anlaşma bu gemide imzalanmıştı.
Aynı gemi, emekliye ayrılmadan bir süre önce Türkiye’ye de gelmişti. Bir çok kaynak, Missouri Zırhlısı’nın Türkiye ziyaretini, Türk-ABD ilişkilerinde önemli bir köşe noktası olarak yorumluyor.
Ben o tarihte daha doğmamıştım. Ama daha sonraki yıllarda Missouri’nin İstanbul seferi ile ilgili çok yazı okudum. Belki sizler de hatırlarsınız, gemi İstanbul’a gelmeden önce kentin genelevleri boşaltılmış, kadınlar hamamlarda temizlenirken, genelevler de boya-badanadan geçirilmişti.
Malum evlere Türklerin girmeleri yasaklanmış, conilerin uzun süren gemi yolculuğunun ardından daha rahat aşk dakikaları geçirmeleri hedeflenmişti.
Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen, Amerika ile ilişkilerimize yaklaşımımızda da bir farklılık olmadığı görülüyor. Hiçbir resmi sıfat taşımamasına rağmen Hillary Clinton’a gösterilen ilgi bunun kanıtı.
Bu hanıma Cumhurbaşkanımız köşkte yemek verdi. Başbakanımız, eşiyle birlikte Hillary için kadeh kaldırdı. Eski başbakanımız, araya hatırlı dostlar da sokarak ve biraz da mızıkçılık yaparak onu evine kahvaltıya davet etti. Eski başbakanın eşi, büyük bir jest yaparak ona imzalı bir kitabını armağan etti.
Hillary’nin ziyareti vesilesiyle polisimiz kendi vatandaşını itip-kakmak için iyi bir fırsat yakalamış oldu.
Geçeceği yollar kapatıldı (Amerika’da bile bu yapılmıyor), vatandaş tıkanan trafikte işine, gücüne nasıl yetişeceğini bilemedi.
SSK hastanesini ziyareti sırasında, hastane koridorlarında kucaklarında bebekleriyle bekleşen hastalar polis tarafından dışarı çıkarıldı.
Hasta bebekler soğuk havada hastane bahçesinde tirtir titrerken, Hillary geldi ve hastanemizi teftiş etti.
Tesadüf bu ya, dün de Cumhurbaşkanımız, Hillary hanımın eşinin davetlisi olarak Washington’daydı.
Bill bey, Cumhurbaşkanımıza sadece 45 dakika ayırabildi. Bizimkilerin “bir de yemek verseniz” taleplerini elinin tersiyle itti.
Clinton, “bizim hanımı iyi misafir etmişsiniz, bir gün de buyurun birlikte yemek yiyelim” demedi.
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ikinci sınıf bürokratlar, gazeteciler ve eski yöneticilerle görüştü.
Biliyorum, şimdi Türk bürokratlar bunun normal olduğunu, gezinin protokolüne göre davranıldığını ve gezinin Türkiye için çok yararlı sonuçlar doğuracağını söyleyecekler.
Ama ben yine de bir vatandaş olarak, Cumhurbaşkanıma bunu yapılmasını hazmedemiyorum.
Baba, o davete keşke hiç gitmeseydi.