Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Refah, Anavatan'a çalışıyor (Kararsızlar için rehber-3)

Seçimlere artık üç haftadan daha az bir zaman kaldı. Seçim kampanyasının henüz çok başlarında olmamıza rağmen, ana hatlarıyla seçimi kimin kazanabileceğine ilişkin ip uçları da belirmeye başladı.

Küskün milletvekillerinin Meclis’i yeniden toplayarak seçimi engelleme çabalarının fos çıkması ile birlikte partiler seçim çalışmalarına artık daha da hız verecekler.

Bu nedenle biraz sonra okuyacaklarınızda hep bir ihtiyat payını aklınızda bulundurun.

Üç haftalık süre içinde yapılacak konuşmaların, atılacak adımların bütün tabloyu tersine çevirmesi her zaman mümkün olabilir.

Onun için bu yazıyı lütfen bir “erken değerlendirme” olarak kabul edin. Böylece seçim sonuçlan tahminimden farklı çıkarsa benim de bir manevra ile kendimi temize çıkarmam mümkün olabilir!

Şaka bir yana, bugün Posta’nın manşetinde yer alan habere dikkatinizi çekmek istiyorum.

DYP’nin yaptırttığı bir araştırma, seçmenlerin giderek “Anasol” formülüne doğru meylettiklerini ortaya koydu.

Bugüne kadar yapılmış araştırmaların sonuçlarına dayanılarak hazırlanan “Seçim Öncesi Türkiye’nin Politik Haritası” başlıklı rapora göre DYP’den ANAP’a, CHP’den de DSP’ye doğru bir oy kayması var.

Raporun vardığı en önemli sonuç ise, sıkı durun, “seçimden sonra Türkiye’yi politik bir kaosun beklediği” şeklinde.

Posta’da daha önce de yazdığımız gibi bu erken seçimler hiçbir şeyi çözmeyecek. Türkiye, hiçbir partinin tek başına iktidar olamayacağı bir tablo ile karşılaşacak. Hatta belki de iki partinin koalisyonu bile söz konusu olamayacak. Üçlü, dörtlü koalisyonlar dönemi başlayacak.

DYP’nin bizim aylarca önce tesbit ettiğimiz bu gerçekleri yeni görmüş olması şaşırtıcı.

Demek ki DYP’de, politika seçimden seçime düşünülüyor!

Raporun bir ciğer önemli noktası seçmenin 27 Mart yerel seçimlerindeki tabloya kilitlenmiş olması.
Yani sandıktan büyük bir ihtimalle çıkacak olan tablo, 27 Mart yerel seçimlerinde çıkan tablonun aynısı olacak.

‘Bence burada ciddi bir yanılgı var.

Araştırma, belli ki sayılan seçmenin yüzde 20-30’u arasında değişen kararsızlar kitlesini yok sayıyor.

Daha doğrusu kararsızların da seçim günü geldiğinde, tıpkı kararlılar gibi bir dağılımla oylarını kullanacaklarını varsayıyor.

Büyük yanılgı da işte bu noktada oluşuyor.

Daha önce de defalarca yazdığım gibi bu seçimin en önemli sorularından birisi “Refah’tan yana mısın, Refaha karşı mısın” sorusu.

Demokrat seçmen, 27 Mart’taki bölünmenin nelere mal olduğunu çok iyi hatırlıyor.

Bu yüzden de vereceği oyun Refah’a yaramasından endişe ediyor.

Oyunu boşa kullanmaktan korkuyor. Daha hala karar verememesinin en temel nedeni, kime verirse oyunun boşa gitmeyeceğini bir türlü bulamamış olması.

RP’nin, demokrat seçmenleri bir blok oluşturmaya iten bölücü tavrı nedeniyle bu istek giderek daha da keskinleşiyor.

Bu yüzden de kararsız seçmenin oyunu, daha önce kararını vermiş seçmenin oy dağılımına göre dağıtmak yanıltıcı.

Siyasi yelpazenin uçlarında yer alan partinin seçmeni nisbeten daha aktif bir seçmen.

Onlar taa başından beri kime oy vereceklerini, niye oy vereceklerini çok iyi biliyorlar.

Demek ki, kararsız vatandaşların içinde bu tür partilere kayabilecek oyların sayısı çok sınırlı olmaya mahkum.

Buna karşılık esas olarak radikalizmden çekinen, toplumsal düzenin ani sarsılmalarla değiştirilmesinden hoşlanmayan, bir anlamda statükonun korunmasını düşünen orta sınıf seçmeni ciddi olarak tahrik eden bir Refah Partisi var.

İşte bu orta sınıf bugün atacağı oyun boşa giderek RP’ye yaramasından korkanlardan meydana geliyor.

Demek ki, kararsız seçmenlerin ağırlığını Refah’a göre tavır alan bu kesim belirleyecek.

Şu andaki görüntü merkez sağda ANAP’ın, merkez solda da DSP’nin Refah’a karşı daha güçlü bir çekim merkezi olma yolunda olduğu şeklinde.

DYP’den ANAP’a, CHP’den DSP’ye kaymaların altında bu faktör yatıyor.

DYP ve CHP’nin dört yıllık iktidar boyunca yıpranmış olmalarının verdiği dezavantajla, Refah’a karşı olma fikri bir araya gelince bu işten ANAP ve DSP’nin karlı çıkması kaçınılmaz.

Bu durumda daha hala kararını verememiş seçmen için ANAP, CHP, DSP, DYP dörtlü seçeneği, bir anlamda ANAP-DSP seçeneği şekline dönüşmüş bulunuyor.

Mesut Yılmaz’ın bu gelişmeyi erken görüp, Anasol koalisyon umutlarını da yeşertmesi bu çekim merkezlerini.zaman içinde daha da güçlendirecek gibi görünüyor.

Tansu Çiller’in de durduk yerde “RP ile kesinlikle koalisyona girmem” demesinin ardında esasen bu durum yatıyor.

RP, toplumu inananlar ve inanmayanlar diye ikiye bölmek konusundaki ısrarlı tavrını sürdürürse, bundan da en çok Mesut Yılmaz ve ANAP karlı çıkacak gibi görünüyor.