Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ahtapotun kolları

 Türkiye son yıllarda öyle bir ülke oldu ki normal demokratik bir ülkede bir teki bile ortaya çıksa hükümetleri devirecek, tahtları sarsacak olayların bini bir paraya gidiyor.

Susurluk’taki trafik kazasıyla bir ucu ortaya çıkan çetenin bir başka uzantısına da Genelkurmay suçüstü yaptı.

Aylar önce üst düzey bir MİT görevlisi ile konuşurken askeri darbeleri nasıl olup da MİT’in önceden haber alıp, hükümetleri uyarmadığım sormuştum. Aldığım cevap ilginçti: Biz bu devletin bir kuruluşuyuz, devletin başka birimlerine gizli kulaklar sokup istihbarat toplayamayız. Bu, yasal sınırlar dışına çıkmak demektir ve biz yasal görevimizin dışına çıkmayız.

Son ortaya çıkan olay MİT’in benimkinden çok önce de benzeri bir soruya muhatap olduğunu ve olumsuz cevap verildiğini ortaya koyuyor.

Belli ki birileri kendileri için kurdurdukları özel istihbarat örgütleri aracılığıyla MİT’in yapmayı reddettiği kanun dışı bu işi yapmaya kalkışmışlar.

Dün gelen haberler bu özel istihbarat örgütünün yalnızca Silahlı Kuvvetler içinde değil, başka alanlarda da faaliyet gösterdiğini ortaya koyuyor. Mesut Yılmaz ve Yalım Erez gibi bazı siyasetçilerle, bir bölüm gazetecinin de takip edildiğini, telefonlarının dinleniIdiğini gösteriyor.

‘Çete başı’ olarak gösterilen emniyet görevlisinin baz, politik çevre ve kişilerle yakın ilişki içinde olduğu ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nde yaşanan atama skandalının altında bu yeni ortaya çıkan örgütün faaliyetlerinin yattığı anlaşılıyor.

Türkiye Susurluk kazası ile önemli bir fırsat yakalamıştı. Hükümet gerekli cesareti ve kararlılığı gösterebilseydi, çetenin bazı uzantıları bizzat hükümet içinde yer almamış olsaydı Türkiye, hukuk devleti olma yolunda önemli kazanımlar sağlayabilirdi.

Susurluk’ta kaçırılan fırsat şimdi yeni hükümetin önüne ‘köstebek çetesi’ olarak yeniden gelmiş bulunuyor.

Mesut Yılmaz başbakanlığındaki hükümette Susurluk’un üzerine gidilmesini savunan DSP ve DTP de yer alıyor. Bizzat Yılmaz’ın Susurluk kazasının ardından söylediği sözler de hâlâ akıllarda.

Bu açıdan hükümet kendisiyle tutarlı olabilmek bakımından da bu olayı açıklığa kavuşturmak zorunda.

Bu olayın iyice incelenmesi de gösterecek ki Susurluk’ta ortaya çıkan çete ile Deniz Kuvvetleri’nde yakayı ele veren çete aslında aynı ahtapotun iki koludur.

Ahtapotun gövdesi ortaya çıkana kadar diğer kollarının nerelerde ne işler karıştırdığını da zaman içinde mutlaka göreceğiz.

Bakalım çekirge bu sefer de sıçrayabilecek mi?