Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bir an önce seçim

 Mesut Yılmaz hükümetinin gensoru ile düşürülmesinin üzerinden 20 gün geçti. Bülent Ecevitde iki haftadır yeni hükümeti kurmak için temaslarda bulunuyor.

Aradan geçen bu sürede vardığımız yer çocuk masallarındaki ‘az gittik, uz gittik’ tekerlemesi ile açıklanabilecek bir mesafe: Bir arpa boyu.

Ecevit’in temasları sonunda açıklanan desteklere bakınca 55. hükümeti oluşturan partilerin aralarında yeniden anlaştıklarını görüyoruz.

Yılmaz, Ecevit’in kuracağı hükümetin güvenoyu alması için ne gerekirse yapabileceklerini söyledi. İki haftadır Ecevit’in başbakanlığına karşı olduğunu söyleyen DTP ve lideri Hüsamettin Cindoruk da dün 35 dakikalık bir görüşmenin ardından fikir değiştirdi ve Ecevit’in kuracağı azınlık hükümetine güvenoyu verebileceklerini, hatta istenirse bir koalisyona da girebileceklerini açıkladı.

Böylece Meclis’te düşürülen 55. hükümeti oluşturan bileşim karşımıza yeni bir kılıkla çıkıyor.

Şu ana kadar yapılan açıklamalar Meclis’in hükümet konusunda iki ana bloka ayrıldığını gösteriyor. Fazilet ve DYP’nin oluşturduğu ‘geniş tabancılar’la, şu anda liderliğini Ecevit’in yaptığı ’55. hükümetçiler’.. CHP de gerçi ‘geniş tabanlı’ bir hükümet formülünden yana ancak onların tarif ettiği tabanın genişliği Fazilet’i kapsamıyor.

Şu anda moda tavır hükümet krizi konusunda CHP’yi ve lideri Deniz Baykal’ı suçlamak. Ancak bu tavrın doğruluğu konusunda ciddi kuşkularım var.

Mesut Yılmaz hükümeti Türkbank ihalesine fesat karıştırıldığı iddiaları üzerine verilen bir gensoru ile düşürüldü. Şimdi CHP’den daha önce düşürülmesine önayak olduğu bir hükümetin kurulmasına yeniden destek vermesi bekleniyor. Bunun siyasi gerçeklerle bağdaşmadığını düşünüyorum.

Sonuç olarak her siyasi parti, kendi siyasi varlığının gereğini yapmak durumunda. Bunu yaptığı için bir demokraside bir partinin eleştirilmesi ise yalnızca bizim ülkemizde olabilecek bir olay.

Baykal bugün görüşeceği Bülent Ecevit’e daha önceki ‘geniş taban’ formülünden daha değişik bir karşı öneri getirecek. Ancak bunun da ne Ecevit, ne de ANAP tarafından kabul görmeyeceğini düşünüyorum. Merkez sağı birleştirmek için her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olan Bülent Ecevit’in, merkez solu birleştirici öneriler karşısındaki tavrının ‘bloklaşma yaratmayalım’ şeklinde olması da oldukça ilgi çekici.

Uzun lafın kısası benim canım Türkiyem bir 25 gün daha bu nafile turları ve karşılıklı demeçleri, yüze gülüp arkadan konuşmaları çekmek zorunda.

İş en başından da göründüğü üzere Cumhurbaşkanı’nın kuracağı bir seçim hükümetine doğru gidiyor. Böyle bir tablo içinde seçimler için nisan ayının ortasını beklemek kime ne fayda sağlayacak; üzerinde durulması gereken konu artık bu.