Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bir kaptanın portresi

 Fransa 1998’in finaline götüren yolda en ilginç isimlerden birisi de takımın kaptanı Dunga idi. Şili ile Brezilya arasında oynanan maçta televizyon kameraları Brezilyalı oyuncunun tam 27 kez sahadaki oyuncu ve yöneticilere ‘sözle sataştığını’ (bizdeki argo tabirle fırça attığını) tespit ettiler.

Dudak okuma uzmanları da sizlerin televizyonda seyrettiğiniz ama ne olduğunu anlayamadığınız sözlerin neler olduğunu ortaya çıkardılar.

Dunga’nın azarlarının altı tanesi Ronaldo’ya, dört tanesi Bebeto’ya yönelikti. Ayağından topu zamanında çıkarmamak, boş alana kaçmamak, doğru dürüst bir gol vuruşu yapamamak gibi konularla ilgiliydi. Bir tanesi maçın sonlarına doğru atılan Şili golünden sonra bu sezon Galatasaray forması giyecek olan kaleci Taffarel’e yöneltilmişti .ve tam bir dakika sürüyordu.

Dunga’nın ‘yorumlarından’ teknik direktör Zagallo da maç boyunca iki kez kısmetini almıştı. Aynı şekilde maçın Fransız hakemi de iki kez Dunga’dan maçın nasıl yönetilmesi gerektiğine dair kısa bir nutuk dinlemişti.

Dunga ‘ilkyardım’ konusunda da takımın koçlarından daha çok şey biliyordu. Yardımcı antrenörü bir bandajı doğru sarmadığı gerekçesiyle iki kez uyarmıştı.

Fas maçında iki gol birden atan Bebeto’yu saha ortasında dövülmekten takım arkadaşı Leonardo kurtarmıştı. Bebeto’nun suçu hatalı bir pas vererek ancak faulle durdurulabilen bir rakip atağının başlamasına yol açmasıydı. Bebeto’nun hata yaptığında yüzüne takmakta çok usta olduğu ‘melek’ maskesi bile kaptanın onu affetmesini sağlamamış, bir süre sonra iki de gol attığı maçta yerini Denilson’a bırakmak zorunda kalmıştı.

Dunga bir futbolcu için artık ihtiyar sayılabilecek bir yaşta. 34 yaşında, çok ağır oynamakla eleştiriliyor. Ama karşısında oynayan oyuncular bu kanaatte değil. İskoç oyuncu Lambert “o bir dövüşçü” diyor, “Hiçbir zaman hızlı koşmuyor, sprint yapmıyor, ama yine de onu yakından tutamıyorsunuz. Topla aniden dönüveriyor, beş metre, 30 metre demeden hatasız pas atabiliyor.”

Dunga’nın yenilgiyi asla kabul etmeyen bir yapısı var… Bu yüzden takım arkadaşlarıyla, teknik djrektörüyle, hakemle, rakiple maç boyu didişip duruyor. Brezilyalı gazeteciler ondan yaka silkiyorlar ama aynı zamanda ‘Dunga olmazsa Brezilya nasıl oynardı’ sorusunun yanıtı da yok.

Teknik Direktör Zagallo “Taraftarlar Dunga’nın takımda ne işi olduğunu soruyorlardı. Şimdi onun ne iş yaptığını daha iyi görüyorlar. Takıma kumanda ediyor, diğer oyuncuların gevşemesine izin vermiyor. Dunga kendilerine bağırdığında diğer futbolcular bunun kişisel bir mesele olmadığını biliyorlar. Onun tek istediği sadece kazanmak, kazanmak…” diyor.

Dünya spor basınının okuyucularına ‘Brezilya defansının kapıcısı’ olarak tanıttığı Dunga, “güneyin ‘gaucho’ gelenekleriyle yeni çağın Avrupa pragmatizmini birleştiren oyuncu” olarak biliniyor. Onu keşfedip dünya futbol sahnesine çıkaran isim ise bizim Fenerbahçe’den sezonu bitirmeden Ali Şen tarafından kovulan Lazaroni’den başkası değil.

Dunga’ya sempatim Brezilya’da tuttuğum takım, da; Corinthians’da futbola başlamış olmasından kaynaklanıyor. Corinthians ‘Doktor’ Sokrates’in takımı ve Brezilya’ya demokrasinin yerleştirilmesinde çok büyük rol oynamıştı.

Dunga ile röportaj yapan bir Alman gazeteci “entelektüel biri olduğu kesin. Fakat dil öğrenmemekte ısrarlı ve toplumda yalnız kalmayı hiç önemsemiyor” diyor.

Bu satırların yazıldığı sırada final maçının başlamasına daha 5 saat vardı. Brezilya eğer kazanırsa Dunga bu kupayı ‘kaptan’ olarak havaya iki kez kaldıran tek futbolcu olarak tarihe geçecek.