RADİKAL

Cumhurbaşkanı da 'durumdan görev çıkarmalı'

 Genelkurmay, ‘Ordu siyaset yapıyor” eleştirilerine karşı kendisini Anayasa ve İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği’ndeki hükümlerle savunuyor. Yaptığı işin yasalarca kendisine verilmiş “Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma ve kollama” görevinin sınırları içinde olduğunu söylüyor.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de “olanları sadece seyrediyor, inisiyatif kullanmıyor” eleştirilerini “yetkim bu kadar” şeklinde yanıtlıyor.

Anayasanın Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerini düzenleyen 104. Maddesi şöyle başlıyor: “Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyum içinde çalışmasını gözetir.”

Bu açıdan bakılınca Türk Silahlı Kuvvetleri’ne anayasa ve yasalarca verilen ‘koruma kollama görevi’ ile cumhurbaşkanına verilen ‘devlet organlarını düzenli ve uyum içinde çalıştırma görevi’ arasında bir nitelik farkı bulunmuyor.

Aradaki fark, cumhuriyetin iki organının kendilerine verilen Anayasal ve yasal görevleri yorumlayış tarzlarının değişikliğinden kaynaklanıyor. Silahlı Kuvvetler geniş bir yorumla kendisine ‘durumdan görev çıkarırken’, Cumhurbaşkanı dar ve lafzi yorumu tercih ediyor, gelişen olaylara müdahale yetkisinin bulunmadığından yakınıyor.

Ve bence temel siyasi hatayı da işte bu noktada yapıyor.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iki organı arasında yani hükümet ile Silahlı Kuvvetler arasında bir ‘düzenli ve uyumlu çalışma’dan söz etmenin imkânı olmadığını artık herkes görüyor.

Herkesin gördüğü bu gerçeği Cumhurbaşkanı’nın görmezden gelemeyeceğini, gelmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Tansu Çiller ile Necmettin Erbakan arasında varılan başbakanlığın devrine ilişkin anlaşma Cumhurbaşkanı’nın bir süredir yitirmiş gibi göründüğü inisiyatifi yeniden ele alabilmesine olanak sağlayacak bir fırsat.

Erbakan, başbakanlıktan istifasıyla birlikte bir de DYP ve BBP liderlerinin de imzalayacağı bir ‘niyet’ mektubunu Cumhurbaşkanı’na sunacak ve görevin Tansu Çiller’e verilmesini talep edecek.

Cumhurbaşkanı’nın, yeni bir RP – DYP -BBP koalisyonunun kuruluşu anlamına gelecek bu niyet mektubuna hemen uyması ve Çiller’e hükümeti kurma görevi vermesi, bugünkü hükümeti istifa noktasına getiren gelişmeleri yok sayması anlamına gelir.

Cumhurbaşkanı’nın bu noktada inisiyatifi eline alması ve parlamentoda temsil edilen tüm siyasi parti liderlerini toplayarak içinde bulunulan durumdan çıkılmasının şartlarını araması gerekiyor.

Silahlı Kuvvetler nasıl ‘durumdan görev’ çıkarabiliyorsa Cumhurbaşkanı da aynı anayasal dayanaklarla, kendisine anayasanın lafzında belki olmayan ama ruhunda mevcut bulunan ‘görevi’ çıkarabilir.

Cumhurbaşkanı’nın yılların tecrübesiyle bu fırsatı kaçırmayacağına inanmak istiyorum.