Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Güçlü hükümet ihtiyacı

Abdullah Öcalan’ın İtalya’da tutuklanmasının ardından artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

İtalyan mahkemesi Abdullah Öcalan’ın adi bir suçlu olduğuna ve iadesine karar verirse bu PKK’nın Avrupa’da yıllardır propagandasını yaptığı tezin de çöküşünün bir işareti olacak. PKK’nın bir terör örgütü olduğu, başının da 30 bine yakın insanın ölümünden sorumlu bir terörist olduğu tartışılmaz bir şekilde ortaya konmuş olacak.
Öcalan’ın terörist olduğunun mahkemece kabul edilmesi ve iade sürecinin işlemeye başlaması, PKK’da ciddi bir dağılma sürecinin yaşanmasına yol açacak. Şu anda Avrupa’da bulunan ve silahlı mücadeleden uzaklaşmış görünen unsurları varlıklarını korumaya devam etse bile, örgütün dağ kadrolarının bundan etkilenmeleri kaçınılmaz. Bir zamanlar Peru’yu titreten ‘Aydınlık Yol’ isimli terör örgütününün lideri Guzman’ın yakalanışının ardından nasıl dağılma sürecine girdiği ve etkisini kaybettiği hafızalarda tazeliğini koruyor. Aynı şekilde Türkiye’de de başlarını kaybeden bazı terör örgütlerinin, liderlik kavgalarının sonucunda nasıl bölünüp, güçten düştüklerini de hatırlayalım. Bunlar PKK için de geçerli olacak.
İtalyan mahkemesi Abdullah Öcalan’ın siyasi bir suçlu olduğuna karar verdiği takdirde, Türkiye’yi önümüzdeki günlerde çok ciddi gelişmelerin bekleyeceğini de söylemek için falcı olmaya gerek yok.
Bunun terör örgütü ve yandaşlarında yaratacağı ‘zafer’ havasının yine birçok insanın ölümü ile sonuçlanacak bir dizi şiddet gösterisine dönüşeceğini öte yandan da Türkiye’nin başta İtalya olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri ile ilişkilerinde tamiri imkânsız yaralar açacağını göreceğiz.
Böylesine önemli bir dönemde siyasi olarak güçten düşmüş, gensoru tehdidi ile sallanmakta olan bir hükümetle yönetiliyor olmak da Türkiye’nin şanssızlığı. İadenin sağlanması için idam cezasının kaldırılması da dahil olmak üzere bir dizi ciddi tedbir almak zorundayız. Dün İtalyan Adalet Bakanlığı müsteşarının yaptığı açıklamalar ‘idam cezası kaldırılmadığı sürece Türkiye’ye iadenin söz konusu olamayacağını’ gösteriyordu. Bakalım Türkiye’nin siyasi kadroları böylesine önemli bir konu için kendi kayıkçı kavgalarını bir yana itme basiretini gösterebilecekler mi?
Öte yandan unutmamamız gereken bir gerçek de PKK’nın bitirilmesinin ve başının yakalanmasının, Güneydoğu sorununun çözümü anlamına da gelmediğidir. Türkiye bir yandan terör örgütünün tasfiye sürecini hızlandıracak tedbirleri alırken, diğer yandan da ‘bataklığı tümüyle kurutacak’ tedbirleri hızla uygulamaya sokmak zorundadır.
Bu da siyasi kararları cesaretle ve süratle alacak güçlü bir hükümet gerektiriyor ve o da ne yazık ki bizde yok.