RADİKAL

Hayatın özü

 Biliyorsunuz bu yılki Kitap Fuarı’nın ana teması ‘aşk romanları’ydı. Kitap Fuarı’nı gezmeye giden Mesut Yılmaz’a kapıda bekleyen gazeteciler bir muziplik yaptılar. Mikrofonu ona doğru uzatıp “Sizce aşk nedir” diye soruverdiler.

Televizyonda seyrederken Mesut Yılmaz’ın ‘poker face’ tabir edilen yüz ifadesinde bir dalgalanma olduğunu hissettim. Nitekim hislerim doğru çıktı. Mesut Yılmaz sanki kendisine hiçbir soru sorulmamış gibi yürümeye devam etti. Televizyonda seyrederken insana asırlar gibi uzun gelen bir zaman sonra (zannediyorum bir dakika kadar) iki kelimelik cevabını yapıştırdı: Hayatın özüdür!

Sorunun sorulmasıyla cevabın verilmesi arasında geçen süre içinde Mesut Yılmaz’a kızmadım değil. “Hiç aşk üzerine düşünmedi mi ki cevap vermesi bu kadar uzuyor” diye aklımdan geçirdim. Hemen bir cevap vermemiş olmasının son derece saygıdeğer bir insan olan eşini kırabileceğini düşündüm. Kendi kendime, “Aşk gibi temel bir konuda konuşmak için bu kadar zorlanan bir insan, nasıl olur da Türkiye’yi yönetmeye talip olur” diye söylendim.

Ama cevabı duyunca yaptıklarımdan utandım. İşte burada herkesin gözü önünde aklımdan geçen kötü düşünceler nedeniyle kendisinden özür diliyorum. Ona haksızlık etmişim. Böylesine karmaşık bir konuda, Mesut Yılmaz gibi hepimizde ‘biraz tutuk’ izlenimi uyandıran bir politikacının bu yalın ve bir o kadar da derin cevabı bulabilmesinin sevindirici olduğunu belirtmeliyim.

Gerçekten seven insanlar için aşk hayatın ta kendisidir. Biri olmadan diğerinin varlığı asla söz konusu edilemez. Aşk için yaşar, aşk için ölürler. Çünkü aşksız kaldıklarında hayatın özünden bir şeyler kaybetmeye başlamışlardır. Onlar için artık yaşamak da birdir, ölmek de..

Bu köşede zaman zaman çeşitli kitaplarından göndermeler yaptığım İspanyol gazeteci-düşünür Jose Ortega Y. Gasset de seven insanın ancak sevgiliyle birlikte varolabileceğini, aksi durumda yok olup gideceğini söylüyor. Bir adım daha ileri giderek yalnızca sevginin yetmeyeceğini, sevgiliyle ‘Hayatın her şeyinin paylaşılması gerektiğini’ belirtiyor.

Gasset: “Gerçek sevginin en büyük belirtisi şudur; sevgiliyle yer birliğinin sağladığından daha derin bir bağlılık ve içtenlikle yakın olmak. Aslında bu, o kişiyle canlı bir birliktelik yaşamak demektir. En doğru ama belki çok teknik bir deyimle şöyle denebilir. Sevgiliyle birlikte varolma durumu içinde, nasıl olursa olsun, onun alın yazısını paylaşarak birlikte olmak. Bir hırsızı seven kadın, kendi bedeni nerede bulunursa bulunsun, duygularıyla hapiste yaşıyor demektir.”

Mesut Yılmaz’ı, Türkiye’nin şu kargaşa dolu ortamında, ‘hayatın özü’nü bir kez daha düşünmemizi sağladığı için kutluyorum.