RADİKAL

'İnceleme'yi okurken

 Bugünkü Radikal’de Kutlu Savaş’ın hazırlayıp Başbakan’a sunduğu “inceleme”nin kamuoyuna açıklanan kısmının birinci bölümünü bulacaksınız.

Susurluk Kazası’nın ardından geçen ilk saatlerde, aynı otomobilde polis tarafından aranan bir katilin, bir emniyet müdürünün ve bir milletvekilinin nasıl olup da bir araya gelebildiklerini anlamaya çalışıyorduk. Nitekim ertesi günkü Radikal’in manşeti, “Esrarengiz ilişkiler ağı”ydı.

Aynı gün Radikal’in haber servislerinin tecrübeli elemanlarından bir grup oluşturuldu. Bu grubun görevi, bir gün önceki bu kazanın açığa çıkardığı “esrarengiz ilişkiler ağı”nın aydınlatılmasıydı.

Radikal’in araştırma ekibinin bu konuda birçok ipucu bulması çok zor olmadı. Suçlular kendilerini o kadar güvende hissediyorlardı ki arkalarında bol miktarda iz bırakmakta bir sakınca görmemişlerdi. Olayın ikinci günü Radikal, kazanın ortaya çıkardığı ilişkilere en doğru adı koyan tek gazete oldu:
Devlet Çetesi.

O günden sonra da devlet içine çöreklenen bu suç organizasyonu hep Radikal’in kendilerine taktığı bu isimle anıldı.

Dün Kutlu Savaş’ın raporunun elimize ulaşan ilk bölümlerini okurken o zamanki bilgilerimizle ne kadar doğru adreslere ulaşabildiğimizi bir kez daha anladık.

Raporda ayrıntıları ile anlatılan birçok olay bizler için “yeni” değildi. Hepsi Radikal’in araştırmacı gazetecilik yöntemleriyle ulaştığı ve okuyucularına duyurduğu bilgilerden oluşuyordu. Ama buna rağmen raporu okurken nasıl büyük bir uçurumun eşiğinden döndüğümüzü bir kez daha tüylerimiz ürpererek gördük.

Devlet içindeki bir grup suç işlemek için çeteler oluşturmuş, örtülü ödenekten bu yasadışı faaliyet finanse edilmiş, devletin tüm organlarının gözü önünde yasalar açıkça çiğnenmişti.

Rapor, Güneydoğu’da başçavuşlara, komiser yardımcılarına ve hatta PKK itirafçılarına kadar geniş bir kesime “öldürme yetkisi” verildiğini, bu çetelerin de bu yasadışı yetkiyi sonuna kadar kullandıklarını açıkça yazıyor.

Bazı devlet görevlilerinin yasaların çiğnenmesine göz yummak bir yana doğrudan doğruya bu organizasyonda yer aldıkları, suç işleyenlerin emniyet ve adalet mekanizmalarına doğrudan müdahale ile kurtarıldıkları, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde gözler önüne serilmiş bulunuyor.

Şimdi Başbakan Mesut Yılmaz büyük bir sorumluluk altına girmiş bulunuyor. Yılmaz, katil sürülerini insanların üstüne salıp sonra da, “Ne yaptıysam devlet için yaptım” diyenlerin yakasına yapışmalı ve devleti bu pislikten arındırmalıdır.

Önümüzdeki ayların gündemi, demokratik hukuk devletine inanan herkes için bu olmalıdır.