Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

İşkenceciyi korumak

Dün CNN Türk ekranlarından yayılan işkence görüntüleri, kafalarını “Türkiye’de işkence sistematik bir uygulama değildir” kumuna gömenlere ne ifade etti, çok merak ediyorum.

O görüntüleri izledikten sonra dün geceyi nasıl geçirdiler? Rahat uyuyabildiler mi? Rüya görebildiler mi? Çocuklarını sevebildiler mi? Gerçekten çok merak ediyorum.

Dün CNN Türk’ün bugün de Radikal’in yayımladığı bu işkence görüntüleri, görevinin sınırını aşan bir tek memurun eseri değildir.
Bu ‘eserin’ altında neredeyse bütün bir işkence tarihine damgasını vuran Memurin Muhakematı Kanunu’nun da imzası var.

Emirlerinde çalışan personelin sanıklara yaptıkları kötü muameleye sistematik bir şekilde göz yuman bürokratların, emniyet yöneticilerinin, içişleri bakanlarının, başbakanların imzası da var.

‘Hortum Süleyman’ namlı kişinin hakkında bunca işkence şikâyeti varken görevinde bunca yıldır tutulabiliyor olmasının sorumluları kimler? “Beyoğlu’nda yeteri kadar dövdün, biraz da git Fatih’te döv” diyenler kimler?

Onlar belki ellerine hortumu alıp sanıkları dövmediler ama, emirleri altındaki personelin bunu yapmasına göz yumdular. Şikâyetleri duymazdan geldiler, örtbas ettiler. Bu işkence görüntülerinin altında onların da imzaları var.
Türkiye’de işkencenin sistematik bir uygulama olmadığını söyleyenler, işkencecileri korumanın sistematik bir uygulama haline geldiğini gözden kaçırmak istiyorlar. Bu tavır Türkiye’de sanıklara kötü muamele ve işkencenin devam ediyor olmasının tek sebebidir.

Türkiye artık bu gerçekle yüzleşmek ve hesaplaşmak zorunda.
Fenerbahçe’ye vergi kıyağı (?)

Kısaca “Devletin spora ayıracak parası varsa bunu amatör sporlara vermelidir” şeklinde özetlenebilecek tezimi, Fenerbahçeli olmamla açıklayan bir kısım Galatasaraylı tarafından eleştirildim. Son günlerde bu okuyucular Fatih Altaylı’nın ortaya attığı “Fenerbahçe’ye 50 trilyonluk vergi kıyağı” söylentisi üzerine niye yazmadığımı soruyorlar. Hemen söyleyeyim: Devletin bizden topladığı vergileri, profesyonel futbol kulüplerine ulufe olarak dağıtmasına, bu takım Fenerbahçe de olsa karşıyım.
Ben gazeteciyim. Bu iddiayı Altaylı’nın köşesinde okuduktan sonra Maliye Bakanlığı’nda konuyla ilgili kişilerle görüştüm. Ayrıca bizzat Maliye Bakanı’na da sordum. Durum şu:

1 – Fenerbahçe’nin vergi borçlarının affedilmesi diye bir durum söz konusu değil. Türkiye’de af çıkarmaya kimin yetkili olduğu belli: TBMM. Kişilerin, bakanların, defterdarların bir vergi affı çıkarma yetkisi yok. Bunu bilmek için hukuk okumak da gerekmiyor. İlkokuldaki Yurttaşlık Bilgisi dersini iyi dinlemek yeterli.

2 – Fenerbahçe’ye ya da bir başka spor kulübüne kesilmiş 50 trilyonluk bir vergi cezası yok.

3 – 1995 ve 1996 tarihli kayıtlarının incelenmesiyle Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un vergi usulsüzlüğü saptanmış ve ceza ile verginin birlikte tahsiline karar verilmiş. Dört kulüp de bunun üzerine ‘uzlaşma’ istemişler. Maliye Bakanlığı Merkezi Uzlaşma Komisyonu (Bakanlık Müsteşarı ve Gelirler Genel Müdürü gibi yüksek bürokratlardan oluşan bir kurul) toplanmış ve kulüplerle vergi ve cezaların ödenmesi konusunda uzlaşmış. Yasal olarak bu sadece kulüplere tanınan bir hak değil, tüm mükelleflere açık bir hukuki süreç söz konusu. Bazı durumlarda sadece cezada değil, vergi miktarında da indirim yapılabiliyor.
4 – Fenerbahçe için uzlaşma komisyonunun tespit ettiği tutar 391 milyar lira vergi, 782 milyar lira ceza olmak üzere 1 trilyon 173 milyar lira. Bu rakamı açıklamam aslında yasalara aykırı ama durumun hassasiyeti bunu göze almamı gerektiriyor. İkinci bir husus: Fenerbahçe’nin cezasında yapılan indirim oranı Galatasaray’ın cezasında yapılan indirimden daha az. Demek ki Merkezi Uzlaşma Komisyonu, Fenerbahçe’nin kusurunu daha ağır bulmuş ve cezasında daha az indirim uygulamış.

5 – Fenerbahçe tahakkuk ettirilen vergi ve cezayı zamanında ödemiş. Kayıtları görmek isteyenlere Fenerbahçe Kulübü’nün yardımcı olacağına inanıyorum.

6 – Gazetecilik her duyduğunu yazmak değildir. Altaylı, yarım saatini bu işe ayırabilseydi bir palavrayı gerçekmiş gibi yazmak durumunda kalmazdı. Maliye Bakanı Sümer Oral rakamlara girmeden bana yaptığı açıklamayı Altaylı’ya da gönderdiğini söyledi. Sanıyorum Altaylı da bu hatayı bugün-yarın düzeltecektir.