Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Medeniyet bizim de hakkımız

Allah başımızdan eksik etmesin ama devlet büyüklerimizin İstanbul’a gelmelerinden ve kalabalık ortamlara girmelerinden hiç hazzetmiyorum.

Onların kentimize her gelişleri zaten işlemeyen yolların daha da tıkanmasına, otoyolların bile uzun süre trafiğe kapanmasına yol açıyor.

Etraflarında bir koruma ordusu ile dolaştıkları için gittikleri yerlerde zaten ‘yakıcı’ bir sorun olan otopark konusu daha da büyük bir problem haline geliyor. Sadece makam araçlarının değil, koruma araçlarının ve ambulanslarının da park etmesi gerekiyor. Bu yüzden Cumhurbaşkanımız Boğaz’a balık yemeye geldiğinde bir kez evime giden sokağa bile girememiş, trafiği düzenlemeye çalışan memurun tavsiyesine uyarak bir arkadaşıma gitmiş ve yemeğin bitmesini orada beklemiştim.

Elbette devlet büyüklerinin korunmalarının bizim gibi ülkeler için çok önemli bir konu
olduğunun farkındayım.

Ama bunun halk itilip kakılmayarak, trafik altüst edilmeyerek de yapılabileceğine inanıyorum.

Son Dünya Kupası’nda yaşadıklarım ve gördüklerim, bizim bu koruma ve kalabalık ortamlarda kamu güvenliğini sağlama konusunda pek de bilgili olmadığımızı bana düşündürtüyor.

Dünya Kupası sırasında birçok devlet adamı Paris’te ya da başka kentlerde maç izlemeye geldiler. Ama emin olun bir devlet adamının geldiğinden kimsenin haberi bile olmadı. Ne yollar kesildi, ne maç kuyruğunda bekleyen halk itilip kakıldı, ne de insanlar otomobillerini bulunduğu yerden çekmek zorunda kaldılar.

Fransa Cumhurbaşkanı 85 bin kişinin bulunduğu Stade de France’a basit bir eskortla geldi ve şeref tribününde oturdu. Bizdeki gibi şeref tribünü koruma polisleriyle dolmadı. Ya da şeref tribününde koruma polisi varsa, onların orada olduğunu kimse anlamadı bile.

Stadyumlarda on binlerce insan tuttuğu takım ve üzerlerine giydikleri forma ayrımına bakılmaksınız ellerindeki koltuk numaralarına göre yerlerine oturdu. Merdivenler oyun süresince ‘merdiven’ olarak hizmet gördüler, boş tutuldular.

Statların içinde bir tek tane bile resmi üniformalı ve eli ya da beli silahlı güvenlik görevlisi yoktu. Onların yerine üzerlerinde kırmızı eşofmanlar olan, telsiz kulaklıkları takmış görevliler vardı.

0 statlarda da elbette ufak tefek olaylar oldu. Kameralarla tespit edilen olaylara, açık tutulan merdivenlerden anında ulaşan bu görevliler, olay çıkaranları ellerinden tutup dışarı götürdüler. Olayın büyümesine fırsat ve zaman tanımadılar. Bir tek kişi coplanmadı, kurunun yanında yaş da yanmadı.

Bunun her şeyden önce bir eğitim sorunu olduğu çok açık görülüyordu. İyi eğitilmiş bu sivil görevliler etraftaki kimseyi varlıkları ile rahatsız etmeden ama buna karşılık olay çıkarmaya niyetlenen kötü kişilere de rahat davranma fırsatı vermeden görevlerini yaptılar.

Acaba bizde bu tür toplumsal olaylarda görev yapacak polis amirlerini ve yakın koruma görevlilerini bu tür bir eğitim almaları için Fransa’ya ya da bu konuda ilerlemiş bir başka ülkeye göndermek çok mu zor? Çok mu pahalı?

İnsanların birlikte topluca ve güvenlik içinde eğlenmelerine, maç seyretmelerine, devlet büyüklerinin etraf rahatsız edilmeden korunmalarına bu para değmez mi? Medeniyet biz Türklerin de hakkı değil mi?