RADİKAL

Ödlekler meclisi (m küçük)

 Kadim dostumuz Hermann Hesse şöyle diyor:

Halkının başarması gereken işlerden, bulunması gereken özverilerden ve savuşturması gereken tehlikelerden kendini uzak tutan biri ödlek sayılır.

Canım Türkiyem’in milletvekilleri biliyorsunuz kafayı kamuoyunun kısaca ‘kıyak emeklilik’ dediği işe takmış bulunuyorlar. Azmin böylesinin gözyaşartıcı olduğunu hemen söylemeliyim. Biliyorsunuz Anayasa Mahkemesi bu ‘kıyak emeklilik’ işini tam 8 (yazıyla: sekiz) kere iptal etmişti.

Radikal’in ortaya çıkardığına göre (dünkü Radikal’in manşet haberi) aynı oyun şimdi dokuzuncu kez tezgâha konmuş bulunuyor. Kamuoyunun tepkisi tahmin ediliyor olmalı ki girişim büyük bir gizlilik içinde yürütüldü. Meclis’in günlük çalışmaları içinde gösterilmeyen teklif komisyonda gizlice kabul edildi ve TBMM Başkanlığıma aynı gizlilik içinde sunuldu. Bu süre içinde tasarı komisyon başkanının özel kasasında saklandı ve toplantıdan önce komisyon üyelerine ‘kişiye özel’ gizlilik derecesi taşıyan zarflar içinde sunuldu.

Ama görüyorsunuz ki ayaklarına Radikal dolaşmış bulunuyor. Gizlilik işe yaramadı, foyaları ortaya çıktı.

Sekiz kere ağızları yanan milletvekillerimiz bu kez yoğurdu üfleyerek yiyorlar. Tasarıya Anayasa Mahkemesi üyelerini ilgilendiren bir hüküm de eklenmiş bulunuyor. Parlak zekâya ve ahlaksızlığın vardığı boyuta bakın! Türkiye’nin en yüksek yargıçlarına aba altından sopa gösteriliyor. “Bizi yakarsanız siz de yanarsınız” deniliyor.

‘Ahlaksız teklif bununla da kalmıyor. Kıyak emekliliğin kapsamı genişletiliyor ve böylece kamuoyunda oluşacak tepkiye karşılık yandaş kazanılmaya da çalışılıyor.

Bunun pratik sonucu sosyal güvenlik sistemimizin sırtına yeni ve ağır’ bir yükün bindirilmesi oluyor.

Daha birkaç ay önce sosyal güvenlik sistemimiz batıyor feryatları arasında işçinin, memurun hakları kısıtlanmamış mıydı? Böyle bir perhizin üzerine bu iş şimdi lahana turşusu yemeye benzemiyor mu?

Yazımın başındaki Hermann Hesse’nin sözünü şimdi bir kere daha okuyun.. Halkının gösterdiği fedakârlıklardan kendini uzakta tutmaya çalışanlara ne ad veriliyor?

Boşa yapılmış bir çağrı olduğunu biliyorum ama yine de usulen tekrarlıyorum: Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz, Recai Kutan beyler ve Tansu Çiller hanım bu konuda ne düşünüyorlar? Gizli kapaklı dalaverelerle TBMM’nin manevi şahsiyetini ayaklar altına alma girişimi karşısında tavırları ne olacak? Partilerinin komisyondaki üyelerinin bu tavırları karşısında ne hissediyorlar?