RADİKAL

Halk düşmanları

 Kanserojen madde içeren buğdayın öyküsünü bir haftadır Radikal sütunlarında izliyorsunuz.

Olay başından itibaren halk sağlığının yetkili yetkisiz tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarınca nasıl ciddiye alınmadığının çok iyi bir örneği.
Mantarlı buğdayın Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından satın alınıp imha edilmesini sağlayacak Bakanlar Kurulu kararı, bakanların ve Cumhurbaşkanı’nın imzalarının ancak 10 günde toplanabilmesi yüzünden geç çıkarıldı.
Bu yüzden kanserojen madde içeren buğday piyasada serbestçe satılabildi.
Söz konusu olan halkın sağlığı değil de partizanlık gereği bir memurun görevden alınması olsaydı, eminim bu imzaların toplanması bir gün bile sürmeyecekti.
Oysa buğday ile ilgili kararnamedeki bakan imzalarının tamamlanması Başbakan’ın talimatından sonra dört günde mümkün olabildi. Başbakan’ın bu talimatı vermesi ise ilgili bakanın durumu bildirmesinin ardından üç gün sürdü. Cumhurbaşkanı bu kararnameyi bakanların imzalarının tamamlanmasından ancak üç gün sonra imzalayabildi.
Bütün bu süre boyunca Tarım Bakanlığı’nın ilgili birimleri durumu bildikleri halde elleri kolları bağlı oturmak zorunda kaldılar. Kararnamenin 11. günde yayımlanmasının ardından TMO piyasadan hastalıklı buğdayı imha edilmek üzere satın almaya başladı. Alımlar hâlâ devam ediyor.
Buraya kadar olan bölüm Türk devletine hâkim olan geleneksel hastalıkların bir yansımasından ibaret: Adam sendecilik, bürokratik aymazlık, karar alma süreçlerinin acil durumlarda bile çok dolambaçlı yollardan geçmesi, kamu sağlığı sorununun ciddiye alınmaması…
Bundan sonrası bence daha vahim.
Buğdayın hastalıklı olduğu ve halk sağlığına zararlı olduğu hem tüccar hem de üretici köylü tarafından gayet iyi biliniyor.
Çünkü buğdaydaki kararmanın tespit edilmesinin ardından gerek gazetelerde yayımlanan haberler ve gerekse TMO ve Tarım Bakanlığı yetkililerinin çabaları kamuoyunun gözleri önünde cereyan ediyor.
Buna rağmen köylü üç kuruş para için hastalıklı buğdayını tüccara satmakta bir sakınca görmüyor. Aynı şekilde tüccar ve değirmen sahipleri de buğdayı hastalıklı olduğunu bile bile almakta ve işleyip un ve yem olarak piyasaya sürmekte sakınca görmüyorlar. Onlar için de önemli olan halk sağlığı değil, kazanacakları üç-beş kuruş…
Şu anda TMO’nun çabaları tüm buğdayın toplanıp imha edilmesine yetmiyor. Aynı köylü ve aynı tüccar alım satıma hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.
Çanakkale Vali vekili gibi bazı yürekli bürokratların çabası ancak samanlıkta bir iğne aramaya yetiyor.
Haberleri Radikal’in yazıişlerinde tartışırken aklıma ‘Buzlar Çözülmeden’ isimli tiyatro oyunu geldi. Galiba bize lazım olan oyundaki gibi halk düşmanlarını cezalandıracak bir deli kaymakam! Ama ne yazık ki öyle insanlar ancak tiyatro oyunlarında ve hayallerde var.