On binlerce kardeşimizi aramızdan alıp götüren o uğursuz sallantıyla uyanışımızın birinci haftası bugün.
Öyle bir hafta geçirdik ki her saniyesi bir ömre bedeldi.
Yüreğimiz tarifsiz acılarla dağlandı.
Yıkıntıların arasından çekilip alınan her canla sevinç gözyaşları döktük.
‘İnsan’ olmanın ne demek olduğunu bütün boyutlarıyla gördüğümüz bir hafta geçirdik.
Acıyı gördük, sevinci gördük, yalanı gördük, ihaneti gördük, çirkin politikacıyı gördük..
Depremin ilk gününden itibaren dünyanın her tarafından koşup yardıma gelen gönüllüler ve kurtarma ekipleri artık işleri bittiği için ülkelerine dönüyorlar.
İçlerindeki insan sevgisiyle, her türlü ırk, din, dil farkını unutup ölesiye çabalayan bu isimsiz kahramanlar, geleceğin dünyasının aydınlık yüzünü ve felaketler karşısında yalnız olmadığımızı gösterdiler bize.
Onları hiçbir zaman unutmayacağız.
Geçen sene Adana depreminin hemen ardından verilen bir soru önergesine yanıtında zamanın Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu bakın neler söylemiş:
“Buradan Türk halkına ifade etmek istiyorum ki, bu konuda dünyada en ileri olan ülke Japonya’nın elinde bulunup da Türkiye’de bulunmayan hiçbir araç gerecimiz yoktur. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Sakarya gibi depreme fazla maruz olan bölgelerde de deprem senaryolarımız hazırdır.”
Bakanın ‘hazırız’ dediği İstanbul ve Sakarya’nın başına nelerin geldiğini de gördük. Tanrı Ankara, İzmir, Bursa ve tüm ülkemizi korusun..
Bugünkü Radikal’de günlerdir bekletilen bir yardım gemisinin öyküsünü okuyacaksınız.
Depremde ölenler soğuk hava depolarında bekletilemediği için kimlik tespiti bile yapılmadan toplu mezarlara gömülürken, hangi sapık ideolojinin esiri olduğunu insan aklının hiçbir zaman alamayacağı görevliler bu geminin çaresiz insanların yardımına koşmasını önlediler.
Onları da hiçbir zaman unutmayacağız.
Acılar dindiğinde bu hesapların görülmeden kapatılabileceğini zannediyorlarsa fena halde yanılıyorlar.
Son bir haftada yaşadıklarımız sivil toplum örgütlenmesinin halkın günlük yaşamı için ne kadar büyük önem taşıdığını da ortaya koydu.
Artık yapmamız gereken, bu örgütlenmenin daha da yaygınlaştırılmasının yollarını aramak.
Felaketin ilk saatlerinden beri insanüstü bir çabayla mücadele eden AKUT’çuları, fedakâr gönüllüleri, yardım toplayanları, dağıtanları, elindeki avucundakini yardım için seferber edenleri de hiç unutmayacağız.
Ve her şeyden önemlisi bu depremde yaşamını, evini, yakınlarını kaybedenleri hiç unutmamalıyız.
Onların dramı, yeni bir Türkiye’nin kuruluşunda hep aklımızda olmalı.
Radikal Gazetesi bu felaketi unutturmaya yönelik, sorumluları saklamaya yönelik her girişimin karşısında olacak. Gündemin değiştirilmesine fırsat vermeyecek.
Okuyucularımıza ve halkımıza, deprem kurbanlarının aziz hatıraları önünde söz veriyoruz: Unutmayacağız, unutturmayacağız…