Önceki gün Türkiye ile Avrupa ilişkileri yeni bir aşamaya girdi. Avrupa’nın sınırlarının Türkiye’nin doğu sınırlarına kadar uzandığı artık geri dönülmez bir şekilde ortaya konuldu.
Yıllardır yazılıp çiziliyor. Avrupa’nın bir parçası olabilirsek şöyle olacak, böyle olacak diye.. Bunun kolay bir süreç olmadığını aslında hepimiz biliyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri Nükleer Denetim Komisyonu’nun (NRC) ülkedeki 111 reaktörün 1990, 1991 ve 1992 yıllarında gösterdikleri performansla ilgili olarak hazırladığı bir rapor var elimde.
Akkuyu’yu gördünüz mü bilmiyorum. Görmediyseniz mutlaka görmelisiniz. Hatta bununla yetinmemeli, Mersin’den Antalya’ya kadar gündüz gözüyle otobüsle bir yolculuk da yapmalısınız. Lacivertin nasıl bir renk olduğunu, ‘el değmemiş koylar’ tanımlamasının ne...
ZENİCA-Bosna deyince gözümde canlanan bir fotoğraf var: Savaşın olanca acımasızlığıyla sürdüğü günlerde Saraybosna’da çekilmiş. Yaşlı bir kadın bir iple bağladığı eski bir çocuk arabasını çekmeye çalışıyor. Çocuk arabası su bidonlarıyla...
İngiltere’nin ciddi gazetelerinden Sunday Times’da yayımlanan bir habere göre Amerikalı antropolog Prof. Helen Fisher kadının erkeğe duyduğu aşkın dört yıl içinde kendi kendini imha edecek şekilde programlandığını ortaya çıkarmış.
“Milano’ya dönmeyi seviyorum, sokağıma, her şeyin bıraktığım gibi kaldığı sokağıma dönmeyi. İnsanları aramıyorum çünkü onlar değişiyorlar. Hayatın kendilerini alıp sürüklemesine izin veriyorlar.
Gazetemizdeki ve televizyondaki reklamları izliyorsunuzdur. Radikal yarından itibaren önemli bir ‘kampanyaya’ başlıyor. Egebank’ın kültür hizmetlerinin ilk adımı olarak bu kampanya çerçevesinde Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam (3 cilt), İkinci Adam...