Sezon başından beri izlediğim Fenerbahçe maçlarından sonra yazdığım yazıları hatırladım. Hemen hepsinde Rüştü’ye ayrılmış özel bir paragraf var. Fenerbahçe defansının çok sık yaptığı kademe hatalarının yarattığı gol pozisyonlarını tek başına önleyen adeta bir yarım takımdı Rüştü.
Dün Denizli’de 1-0 öne geçtikten sonra kaleci Oğuz’un inanılmaz bir hatasıyla beraberlik golünü yiyen Fenerbahçe defansının yarattığı tehlikeyi önleyecek Rüştü de kalede olmayınca ilk yarıda beklenmedik bir şekilde mağlubiyete düştü. Fenerbahçe dün özellikle orta alanda ilk yarı boyunca doğru dürüst bir top yapamadı. Ogün’ün eksikliği ve sol kanatta Abdullah’ın yokluğu ciddi ölçüde hissedildi.
Mustafa Denizli’nin Baliç yerine Rapajc’i oynatma inadı da bütün bunlara eklenince Fenerbahçe’nin deplasman kabusu geri dönmüş oldu.
İkinci yarıda Ogün, Andersson ve Baliç’in oyuna girmesi Denizli’nin her ne olursa olsun mağlubiyete razı olmama düşüncesinin bir sonucuydu. Buna Denizlispor’un oyunu kendi sahasında kabul etme ve kontrataklarla gol arama düşüncesi eklenince Fenerbahçe gol pozisyonları da buldu. Ancak Denizli kalecisi Süleyman’ın ilk goldeki büyük hatasını telafi edecek kurtarışları aranılan gollerin bulunmasını engelledi. Maçın 60. Dakikasında Andersson’un ayağına takılan bir çelme aslında penaltıyla cezalandırılmalıydı. Ancak bunda hakemi hatalı bulmuyorum.
Bu, televizyon çekiminde bile zor fark edilecek bir fauldü. Maçın atmosferi içinde hakem pozisyonu süzemedi. Fenerbahçe, Galatasaray maçına kadar olan dönemde ligin en zorlu rakipleriyle karşılaşacak. Denizlispor maçındaki oyuna baktıktan sonra bu dönemin kolay kolay hasarsız geçilemeyeceği de bir gerçek. Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı artık büyük ölçüde Galatasaray’ın da kaybedeceği puanlara bağlı.