Cuma günü Başbakan Mesut Yılmaz’ı ve beraberindeki işadamlarını Sofya’dan Türkiye’ye getiren uçaktaki en önemli sohbet konusu, dün gece oynanan karşılaşmaydı. Maçın sonucunu tahmin etmemi isteyen Deniz Gökçe’ye “Bariç bir acayiplik yapmazsa favorim Fenerbahçe” demiştim.
Endişem Fenerbahçe’nin orta sahadaki boşluk nedeniyle Bariç’in Uche-Högh ikilisini bozması ve Högh’ü orta sahada oynatmasıydı. Takımlar sahaya çıktığında bu endişemin yersiz olduğunu gördüm. Ama kader Bariç’in de, benim de planlarımı bozdu. Muhteşem bir kafa golü atan Erol, golden hemen sonra oyunu terketmek zorunda kalınca yerini K.Saffet’e bıraktı ve Fener defansının sihirli ikilisi, Högh’ün orta sahaya geçmesiyle bozuldu. Bu durum Kanarya’nın oyun düzenini etkiledi. Bütün gün aralıksız yağan şiddetli yağmurun da etkisiyle çok ağırlaşan sahada Fener orta sahası çok gol kaybedince, Bariç’in düşündüğü oyun düzeni iyice alt-üst oldu.
Dün Beşiktaş’ta Alpay ilk 15 dakika içinde çift sarı karttan oyundan atılmalıydı. Ancak hakem Muhittin Boşat, nedense Alpay’ın tümü kasti hareketlerine göz yumdu. Avrupa Şampiyonası’nın fair – play ödüllü Alpay’ına hiç yakışmayan, rakibi sakatlamaya yönelik hareketler oyunu çığırından çıkarmadıysa, bu Fenerbahçe’nin kendine güvenini yitirmeyen oyuncularının eseriydi.
Fenerbahçe uzun süredir maçlarına 11 kişiyle çıkmasına rağmen, sahada hep bir-iki eksikle oynuyor. Dün de Kemalettin, Boliç ve maçın birinci yarısından sonra Tuncay takımını eksik bırakan oyunculardı.
Biraz gecikerek de olsa bu oyuncuları değiştirdi. İnönü Stadı’nın zemini iki takımın da istekli oyununu bozdu. Sürekli yağan yağmur altında takımlarını destekleyen 26 bin seyirciye ve sahadaki futbolculara bu büyük bir haksızlıktı.