Takım oyununun zaferi
Fenerbahçe bu sezon belki göze çok hoş gelmeyen ama etkili ve sonuca giden bir futbol oynuyor. Dün de böyle oldu.
Sahada rakibinden çok iklim, saha şartları ve yüksek rakımın olumsuzlukları ile mücadele eden Fenerbahçe tüm takımın özverili oyunu sayesinde üç puanın sahibi oldu.
Erzurumspor’u bu sezon bir kere sezon açılışında İstanbul’da yine Fenerbahçe karşısında izlemiştim. O gördüğüm takım ile dün seyrettiğim takım arasında inanılmaz bir fark oluşmuş. Oyuncuların kendilerine güvenleri gitmiş, sahada ne yaptığı anlaşılamayan bir takım ortaya çıkmış.
Böyle bir rakip karşısında Fenerbahçe son derece kontrollü bir oyun ortaya koydu. Özellikle Moshoeu’nin başarılı oyunun da altını çizmeliyim. Baliç hakem Metin Tokat’ın da katkısıyla sert Erzurum defansını geçemedi. Baliç’e üst üste yapılan ondan fazla sert hareket (ki en az üçü arkadan müdahale ve çekme şeklindeydi) sadece bir tek kez sarı kartla cezalandırıldı. Sahalarda sanki Baliç’i sakatlamak için dolaşan bir çete var ve hakemler de bu çetenin marifetlerine ısrarla göz yumuyorlar. Metin Tokat’a o düdüğü ve kartları niye vermişler, doğrusu anlamakta güçlük çektim. Erol’a birinci yarının başlarında yapılan hareketler dizisi ise kesinlikle penaltı olarak cezalandırılmalıydı, ama bu pozisyonlardan sonra sarı kartı gören de nedense Erol oldu.
Birilerinin Metin Tokat’a devre arasından yararlanarak faul nedir, hangi harekete kart gösterilir gibi temel konularda sıkı bir ders vermesi gerek.
Dün bir gol atan bir tane de mutlak pozisyon harcayan Moldovan’a da ofsayt konusunda biraz ders vermek gerek. Benim sayabildiğim kadarıyla tam sekiz kere ofsayta düştü. Maçın sabahın erken saatlerinde oynanması nedeniyle henüz ‘afyonu patlamamış’ olmalıydı.