Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

1 kuruş deyip geçmeyin hesabını da verin

İSTANBUL ’un Kültür Başkenti olması nedeniyle yapılacak harcamaları finanse etmek için akaryakıta konulan litre başına 1 kuruşluk verginin kaldırılabileceği Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı tarafından açıklandı.

Gazetelerdeki haberlere göre Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de buna olumlu bakıyormuş, verginin kaldırılması söz konusu olabilecekmiş.
Benim ulaşabildiğim verilere göre Türkiye geçtiğimiz yıl 20 milyon metreküp akaryakıt tüketti. Yani bir yılda toplanan para 200 milyon lira olmalı. Akaryakıt için toplam olarak ödediğimiz verginin yanında devede kulak kalabilecek bir tutar bu. Ama madem İstanbul’un “kültür başkenti etkinlikleri için” toplandı, artık kaldırılmasında yarar var.
Ama kaldırmak da yetmez, ödediğimiz paraların nereye harcandığını da bilmemiz gerekiyor.
Demokrasi şeffaflık rejimidir ve yönetenlerin, halka hesap verebilmeleri bunun olmazsa olmaz bir yönüdür.
Yani Maliye Bakanı’nın yaptığı türden “Deprem vergilerini bölünmüş yollara harcadık” gibi soyut açıklamalar yetmez.
Bakan Yazıcı’ya düşen, artık harcamalar da tamamlandığına göre bu vergilerin ve bütçeden aktarılan başka kaynakların nerelere harcandığını açıklamasıdır.
Hangi kuruluşlara, hangi işler için kaç lira ödendi, hangi etkinliklere nasıl bir bütçe harcandı ve bu harcamalar kimlerin eliyle yapıldı bunları bilmeliyiz.
Bilmeliyiz ki gerekiyorsa hesap sorabilelim, hesap sormamızı gerektirecek bir durum yoksa da ilgililere teşekkür edip, ödediğimiz vergileri helal edelim.
Bir opera, bale, konser salonu olmayan bir kentte, halkın çoğunluğuna dokunmayan bir kültür başkenti etkinliğinin ne işe yaradığını da daha sonra konuşuruz.

Kral’dan bir hediye isteyemez miyiz?

SUUDİ Arabistan, Hicaz’da Osmanlı’dan kalan son eser olan Kâbe revaklarını da yıkacak.
Yerine yapmayı düşündükleri mimari açıdan korkunç düzenlemeyi tartışacak değilim.
Ama revakların yıkılması konusunu “Ne yapalım, Suudiler böyle istedi” diye geçiştiremeyiz.
Tarihi eserler insanlığın ortak malıdır ve bu tür barbarlıklara karşı korunması gerekir.
Bu saatten sonra Suudi rejimini bu yıkımdan vazgeçmeye ikna etmenin güçlüğü de ortada.
Ama biliyorsunuz Suudi Kralı, Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın yakın ahbabı sayılır.
Yöneticilerimiz Kral ahbaplarından rica etseler ve o revakların hiç olmazsa bir bölümünü düzgün şekilde söküp numaralayarak İstanbul’a getirip uygun bir yerde yeniden kursalar iyi olur diye düşünüyorum.
Bu hem İstanbul’a yakışır, hem de bir insanlık mirasının barbar kazmalarının altında yok edilmesi önlenmiş olur.
Günümüzün teknik olanaklarıyla bunu gerçekleştirmek hayalcilik değil. Koskoca Bergama tapınağı bile yüz yıl öncenin olanaklarıyla Berlin’e götürülüp yeniden kurulabildikten sonra revaklar da Mekke’den sökülüp, İstanbul’da yeniden kurulabilir.
Devlet yöneticilerine verdiği cömert hediyelerle tanınan Suudi Arabistan Kralı’nın, böyle bir armağanı Cumhurbaşkanı’ndan da, Başbakan’dan da esirgemeyeceğini düşünüyorum!

AFAD Başkanvekili’nin açıklaması

BAYRAMDAN önce Erciş’teki arama-kurtarma çalışmalarına katılan bir görevlinin bana yazdığı bir mektuptan yola çıkarak bazı sorular sormuştum.
AFAD Başkanvekili Ejder Kaya bununla ilgili bir açıklama gönderdi. Özetleyerek aktarıyorum.
AFAD Başkanvekili, depremden hemen sonra ilk altı saatte bölgeye 903 arama-kurtarma personeli, 9 arama köpeği ve 200 sağlık görevlisinin ulaştırıldığını belirtiyor. Depremden sonraki ilk 12 saatte bu sayı ikiye katlanmış.
Van’da 5, Erciş’te 85 enkaza ilk 24 saatte 2300 arama-kurtarma personeli ve 1000 kadar UMKE personeli ile müdahale edilmiş.
Bu sayede 200’e yakın vatandaşımızın enkazdan sağ olarak çıkarılabildiği belirtiliyor.
İzmir’de de yardım ekipleri hazır bekleyen uçaklara alınmışlar. Uçağa sığmayan personel yerel yöneticilerin kararıyla gecikme olmaması için karayoluyla gönderilmiş.
Kaya “Sahaya gitmesi gereken, 3 Daire Başkanımız ve uzman, uzman yardımcısı ve mühendislerden oluşan 20 kişilik AFAD personeli çalışmalara destek olmak ve Valiliğin yönetim mekanizmasını oluşturmasında yardımcı olmak amacıyla depremden hemen sonra bölgeye gönderilmiştir” diyor.
Arama-kurtarma ekiplerinin ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili olarak “Arama- kurtarma görevine giden ekipler prosedürlere göre, tüm temel ihtiyaçlarında kendi kendilerine yetecek malzeme ve donanıma sahip olmalıdırlar. Japonya’ya görevlendirdiğimiz ekibimiz de, orada tüm ihtiyaçlarını kendileri karşılamıştır. Çünkü bu donanıma sahip olarak gönderildiler. Ancak Van’a gönderilen ekiplerimizden bu yönde eksiği olanların ihtiyacının karşılanması Kızılay’dan istenmiş olup, istisnai durumlar haricinde de gerekli destek sağlanmıştır. Ayrıca ertesi gün sabahı bölgede görev yapan arama-kurtarma ekipleri ve vatandaşlar için hemen tüketime yönelik 40 ton kumanya ulaştırılmıştır” deniliyor.
Okuyucularımın bilgisine sunarım.