Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Basit olan en iyisidir!

İKİ gündür Kiev’de çarşı-pazar geziyorum.

Başbakan’ın deyişiyle “krizden istifade etmek isteyen” bir arkadaşım ve Kiev’de iş yapan bir başka arkadaşım ile birlikte piyasa araştırması yapıyorum!

Daha doğrusu onlar araştırıyor, ben bakıyorum!

Bu kentte İstanbul’daki gibi lüks mağazaların olduğu ciddi alışveriş merkezleri var.

Ortalama işçi ücretinin 300-400 dolar olduğu bir şehirde bir gömleği 350 dolara satan mağazalar bunlar.

Kürklü kadınlara, burnundan kıl aldırmayacak gibi görünen erkeklere rastlıyorsunuz bu tür yerlerde.

Bunların yanında bir de bizim Beşiktaş pazarına benzeyen, her şeyin bir arada satıldığı pazaryerleri var.

Göz alıcı kavanozlarda açık satılan turşular (sarmısak otu turşusu denediniz mi hiç?), meyveler, aklınıza gelebilecek her türden sucuk, sebzeler ve süt ürünleri ile giyim eşyası bir arada satılıyor.

Orada satıcıların çoğunluğu yaşlı kadınlardan oluşuyor. Müşteriler de öyle!

Hayatın zorlaması ile oradalar, hiç kuşkusuz. Kim istemez ki lüks mağazalardan, şık süper marketlerden alışveriş etmeyi?

O pazarlarda dolaşırken hayatın basitliğinin tadını çıkardım.

Bir tek muz aldığı için mutlu olan çocukları, mis kokulu ev yapımı piroşkileri bir káğıda sarıp karnını doyurmaya çalışan erkekleri ve kadınları gördüm.

Benzeri tabloları bizim pazaryerlerinde de görüyorum.

Biliyorum ki o güzel gözlerde (ki burada gözler gerçekten büyüleyici) mutluluk parıltılarını yansıtan şey, o sadelikte gizli.

Kürkler yok, pahalı ayakkabılar yok, göz alıcı çantalar yok.

Stoacılığın zirvesine ulaştım burada.

Mutlu olabilmek basitlikte gizli!

Üzerini örtecek kadar giysi, aç kalmayacak kadar yiyecek, yağmurda ıslanmamayı sağlayacak bir çatı ve konuşurken ağız dolusu gülebileceğiniz arkadaşlar!

Bunlar yeterli.

Akşamüzeri ayaklarım şişmiş olarak otele dönerken Tina Turner’ın bir şarkısı dilimdeydi: Simply the best. Basit olan en iyisidir!

Kiev otobüsü!

KİEV’e gideceğimi öğrenen bir arkadaşım bana bir Youtube videosu önerdi.

Normal olarak bizim ülkemizde bu yasak bir eylem ama youtubeserbest.com adresine girince her şey önünüze seriliyor.

O siteye girin ve arama kutusuna “Kiev otobüsü” yazın. Sözünü ettiğim video bu.

Film, bir bayi toplantısı için Kiev’e gelmiş bir Türk grubunun Borispol Havaalanı ile kent arasındaki yolculuğu sırasında çekilmiş. Otobüste, bütün turistik gezilerde olduğu gibi bir rehber mikrofona geçmiş, anlatıyor.

Verdiği birinci öğüt şu: Kimseye cep telefonunuzu vermeyin!

Nedenini anlayamadım ama ben de bunu prensip kabul ettim ve şarjı biten Atilla’ya cep telefonumu vermedim. Ne işe yaradı, bilemiyorum.

İkinci öğüdü de şu: Otele çağırdığınız hanımları göndermeden uyumayın!

Benim kullanabileceğim bir öğüt değil, hastalıktan korkarım çünkü. Ama buraya yazdım ki Rıdvan Dilmen’in deyimiyle “taraftarın en sevdiği deplasman” Kiev’e, Fenerbahçe maçı için geleceklerin kulaklarına küpe olsun!

Videonun şu kısmını dinleyince gülmekten öldüğümü belirteyim: “Türk milliyetçiliğine yakışır şekilde hareket edelim!”

Bir anda Devlet Bahçeli’yi hatırladım ama olayın onunla ilgisi yok!

Rehberin bu tanımı, “Kiev’de kız tavlama sanatı” ile ilgili çünkü.

Önerdiği üç yol var. İkisi cüzdanınızdaki parayla ilgili! Üçüncüsü ise “dil yeteneğiniz ve kızları etkileme beceriniz” ile yapabileceğiniz bir şey.

Rehber “Lisanınızla efendi gibi yaklaşın” diyor.

Bu şu demekmiş: Kızı önce ikna et, yemeğe çıkar, ilk gece evine kadar bırak, ikinci gece yemekten sonra otele davet et! O zaman da bir şey olmuyorsa hatayı kendinde ara!

Bilemiyorum tabii. Lisan meselesi biraz zor, burada Rusça’dan başka dil bilene pek rastlanmıyor!

Rehberin şu tavsiyesine de kulak verin: Parayla çıktığınız kızlarda sadakat, vefa ve sevgi aramayın!

Bunu kim, niye arar, gerçekten bildiğimi söyleyemem.

Kiev aslına bakarsanız bütün bu coğrafya (deyim yerindeyse) ağaç kabuğu yerken kentleşmiş insanların yaşadığı bir yer.

Kiril alfabesini bulan da onlar, muazzam katedraller inşa edenler de. Görmeye değer müzeleri var, kent de zaten bir tür açık hava müzesi sayılır.

Ve bizim “milliyetçi rehber”, bayi toplantısına gelenlere, kızlarla ilgili akıl almaz bilgiler verirken şöyle söylüyor:

“Kültür meselesine girmiyorum, kafanızı şişirmeyeyim.”

Evet, insanın kafası gerçekten şişiyor!

“Biz neden böyleyiz” sorusunun yanıtını bulmak için şişelerce rakı devirmeye gerek yok.

Youtube’daki videoyu seyredin, her şey orada ayan beyan ortaya çıkıyor!