Büyükşehir, Kelkit’e kadar genişledi!
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan “Kelkit Kent Parkı” pazar günü düzenlenen bir törenle açıldı.
Kentleri parklar yaparak, ağaçlar dikerek daha yaşanılır hale getiren her belediyeyi takdir ederim.
Ancak bir sorun var ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı park, İstanbul’da değil, Gümüşhane’nin ilçesi Kelkit’te!
İstanbul halkından çöp toplamak için, yol yapmak için, kenti aydınlatmak için toplanan paraların, bambaşka yerlere harcanması, Belediyeler Kanunu’nun neresine sığıyor, merak ediyorum.
Parayı İstanbul dışında harcayanların, İstanbul’un sorunlarının çözümüne sıra gelince parasızlıktan yakınmaya hakları olabilir mi?
Kadir Topbaş, bu icraatının ödülünü de “Kelkit’in fahri hemşerisi” olarak almış.
Parkın açılış törenine Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da katılmışlar.
Bu işe bu kadar önem verdiklerine göre, kendi bakanlıklarının olanaklarıyla bu parkı yapsalardı daha doğru ve siyaseten daha etik bir durum olmaz mıydı?
Kelkitlilere, parklarında huzur içinde dinlenmelerini diliyorum. Söylediğim gibi parka, bahçeye harcanan paraya acımam.
Ama işin yapılış şeklinin tuhaf olduğunu söylemek zorundayım.
Arınç’ın bildiği bizim bilmediğimiz
İKİNCİ Ergenekon Davası olarak bilinen davanın başladığı gün, gazetelerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Ergenekon’u tepeledik, farkında mısınız” sözleri yayımlandı.
Bildiğimiz kadarıyla birinci dava hálá bir kaplumbağa hızıyla ilerliyor.
İkinci dava dün açıldı. Üçüncü ve dördüncü davaların iddianameleri halen hazırlanıyor. Bülent Arınç, bir avukat olduğu için henüz görülmemiş bir davanın bitmiş sayılmayacağını da biliyor olmalı. Aynı şekilde, süren bir davada adil yargılamayı engellemek diye bir suçun varlığından da haberdar olmalı.
Ama sözleri dava bitmiş, bütün gerçekler açığa çıkmış ve bir örgüt çökertilmiş gibi.
Daha dava görülecek, savcı kanıtlarını ortaya koyacak, sanıklar savunma yapacak, karar verilecek, karar temyize gidecek. Uzun bir süreç var önümüzde ama Başbakan Yardımcısı kararını vermiş, sanıkları çoktan mahkûm etmiş durumda!
Ya bizlerin ve mahkemenin bilmediği bir şeyi biliyor ya da davayı kamuoyunun gözünde “bitmiş gibi” göstererek siyasi rant elde etmeye çalışıyor.
Bu da yargıyı siyasallaştırmanın bir başka yolu!
Farklı konuştuğunda ne söyleyecek?
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Konya’daki konuşmasında, vatandaşların kendisine “Başbakanım konuşmayacak mısınız” diye sorduğunu söyledi.
Başbakan’a bu sözü söyleyen “vatandaşları” tanımak isterdim.
Nasıl bir ruh durumuna sahipler ki, her gün bıkıp usanmadan konuşan bir siyasetçiye bile “Daha konuşmayacak mısınız” diye sorabiliyorlar?
İncelenmeye değer bir durum gerçekten.
Öte yandan Başbakan’ın yanıtı da mercek altına alınmasını gerektirecek kadar ilginç: “Konuşacağız ve konuştuğumuz zaman çok farklı konuşacağız. Biraz sabır.”
Bunu okuyunca “Acaba iki-üç tane Recep Tayyip Erdoğan var da bu içlerinde bugüne kadar konuşma olanağı bulamayanı mı” diye düşünmedim değil.
Ama bu sözlerin bir siyasetçi boşboğazlığının eseri olmadığını düşünmemizi gerektirecek devamı da var.
Devamında Mehmet Ákif’ten bir şiir okuyor Başbakan: “Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz / Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz.”
Bunu okuyunca şaşırdığımı söylemeliyim. Çünkü biliyorsunuz Başbakan, “döndüğünü” söylemişti daha önce.
Eski şeriatçı fikirlerinden, demokrasinin bu amacına ulaşmak için bir araç olduğu düşüncesinden döndüğünü, artık demokrasiye inandığını söylemişti.
Ama şimdi de diyor ki “Dönme bilmeyiz, yürürüz!”
Mehmet Ákif’in siyasi fikirlerini bilenler için, onun “dönmeyeceği yolun” da ne olduğu sır değil.
Bir tuhaf durum!
Hem her gün konuşuyor, hem “Konuşacağım, konuştuğum zaman da farklı konuşacağım” diyor, “Yolumdan dönmedim” diyor.
İşte “10 puan değerinde” bir yarışma sorusu: “Başbakan, farklı konuşmaya başladığında ne diyecek?”