MİLLİYET

ABD, açıkça Türkiye'den özür dilemek zorunda..

 Süleymaniye’de görev yapan Türk askerlerinin, ABD askerlerince gözaltına alınmaları, Türkiye – ABD ilişkileri için gerçekten vahim sonuçlar yaratabilir. Olay sadece yerel ABD askeri yetkililerinin bir işgüzârlığından ibaretmiş gibi görülemez.

Hem askerlerin tutuklanmasında izlenen yöntem, hem de askerlerin bütün girişimlere rağmen 60 saat gibi uzun bir süre Bağdat’ta tutulmaları böyle düşünmemize izin vermiyor..

Tezkere krizinin devamı
Amerika’nın en üst düzey yetkililerinin, gerek Başbakan Erdoğan’a ve gerekse Dışişleri Bakanı Gül’e bu konuda açık ve samimi davranmamış olmaları da bu eylemin, planlı ve bilinçli bir eylem olduğunu düşündürtüyor.
Bu eylemi, tezkere krizi sonrası bozulan ilişkilerin bir devamı olarak görüyorum.
Bu ABD’nin, Kuzey Irak’ta Türk askeri varlığını artık görmek istemediğinin bir göstergesidir.
Talabani’nin temsilcisi olay üzerine yaptığı açıklamada bunu açıkça söylüyor: “ABD, tüm Irak’a hükmetmek, ülkenin genelinde otoritesini hissettirmek istiyor..”
Yakın bir gelecekte Kuzey Irak’ta sınır güvenliğimiz için bulundurduğumuz birliklerimizi tümüyle geri çekmek zorunda kalacağımız bir sürecin başındayız.
Kendisine yeni hedef olarak İran’ı seçen ABD’nin, İran sınırındaki kamplarda yaşayan PKK – KADEK teröristlerini İran’a karşı kullanma hevesi bu süreçte sanırım belirleyici rol oynayacak..

Tesadüf olamaz
Süleymaniye’deki tatsız olayın, İran askeri birlikleri ile PKK – KADEK teröristlerinin sıcak çatışmaya girdikleri ve birçok İran askerinin öldürüldüğü günlere denk gelmesi tamamiyle tesadüf olamaz.
Türkiye, ABD’yi “en eski müttefiki” olarak görüyor.
Kore’de başlayan, soğuk savaş döneminde kökleşen bir müttefik.. Afganistan’da, Somali’de, Bosna’da, Kosova’da sıcak savaş şartları altında süren bir ittifak..
Bu ittifak, en büyük yarayı Irak Savaşı’ndaki tezkere krizi nedeniyle aldı. Süleymaniye’deki son hareket ise ilişkileri artık tamiri çok uzun süre gerektirecek kadar bozdu.

Züccaciye dükkânındaki fil!
Bu davranışın Türklerin ulusal gururlarını kırmadığını kimse söyleyemez.
Bush yönetimi, tüm dünya ile ABD’nin ilişkilerini, ancak züccaciye dükkânına girmiş bir filin başarabileceği kadar bozmuş, kırıp – dökmüş bulunuyor.
Buradaki sorunu da çözecek olan güç bu nedenle öncelikle ABD yönetimidir.
Açıkça özür dilenmeli ve tekrarını önleyecek tedbirlerin alındığı Türkiye’ye bildirilmelidir.
ABD, Irak savaşını kazandığını zannediyor. Oysa her şey gösteriyor ki savaş belki bitti ama ABD’nin Irak sorunu yeni başlıyor.
ABD yönetimi böyle bir coğrafyadaki en eski müttefikine, bu şekilde davranamayacağını öğrenmek zorunda.

Felsefe Kongresi…
İstanbul’da, Ağustos ayında yapılacak 21. Dünya Felsefe Kongresi’yle ilgili yazımda “girişin herkese açık olduğunu, toplantıları izlemek için sadece kayıt yaptırmak gerektiğini” belirtmiştim.. Bazı okuyucular haklı olarak giriş için 200 ABD doları istendiğini, bunun da özellikle öğrenci ve öğretmenler için karşılanması güç bir meblağ olduğunu bana yazdılar.
Bu itirazı kongreyi düzenleyen yetkililere ilettim.
Yurtdışından gelen katılımcılar 200 dolarlık ücreti ödemiş bulunuyor. Bu nedenle ücretin tamamen kaldırılması söz konusu olamayacak. Organizatörler öğrenciler ve öğretmenler için şöyle bir formül geliştirdiler:
Felsefe öğretmenlerine ve felsefe öğrencilerine bir haftalık toplantıları izlemek için gerekli ücret 40 milyon lira olarak uygulanacak.
Bu kesimden sadece bir günlük toplantıları izlemek isteyenler 10 milyon lira ödeyecekler. Felsefe öğretmeni ve öğrencisi olmayanlar ise günlük giriş ücreti olarak 50 milyon lira ödeyecekler. Yetkililer, felsefe öğretmeni ve öğrencileri dışındaki öğrenci ve öğretmenler için de daha uygun şartlar yaratmanın bir yolunu aradıklarını söylüyorlar.