Daha ileri gitmeye gerek var mı?
Bugün yaşanılan uluslararası krizde Türkiye’yi en yakından ilgilendiren sorunun Kuzey Irak olduğuna hiç kuşku yok.
Nitekim, gazetelerdeki birçok haber ve köşe yazısı bu konuyla ilgili.
Ancak ilginç bir durum var: Tek tük bazı yorumlar dışında kimse Türkiye’nin, Kuzey Irak politikasını tartışmıyor.
Şu son bir ayda gazetelerde ABD harekâtının uluslararası meşruiyetinden tutun da, ABD askeri stratejisinin doğruluğu – yanlışlığı veya Saddam’ın gizli taktiklerine varana kadar her şey enine boyuna tartışılıyor, ama Kuzey Irak ve Kürtler söz konusu olunca akan sular duruyor.
Bu konuda sanki “ulusal bir uzlaşma” söz konusu..
Şaka gibi ama…
Türkiye’nin, Kuzey Irak’ta kurulacak bir bağımsız Kürt Devleti karşısında izlediği politika bir veri olarak kabul ediliyor: Orada bağımsız Kürt devleti kurdurtmayız! Gerekirse bunu savaş nedeni sayabiliriz, müdahale edebiliriz..
“Ana muhalefet” CHP de dahil olmak üzere kimse bu politikayı -klişe bir tabir olacak ve bundan da nefret ediyorum ama- “masaya yatırmıyor.” Hatta CHP’nin bu konuda “5 bin-10 bin yetmez, 30 bin askerle girelim” tarzında insana şaka gibi gelen bir yaklaşımı da var.
‘Müdahale’ savaş getirir
Önce şunu bilmemizde yarar var: Türkiye bu savaşa bulaşmak istemiyorsa, Kuzey Irak’tan da uzak durmalı. Kuzey Irak’a “müdahale” anlamını taşıyacak bir askeri hareketin, hiç istemediğimiz bir savaşa bizi sürüklemesine de hazır olmalıyız.
Bunu gerçekten istiyor muyuz, bunu tartışmalı ve bu konuda bir ortak fikir oluşturmalıyız.
Türkiye, Kuzey Irak’a neden müdahale etmek istiyor? Üç tane yanıtı var bu sorunun. 1- Kuzey Irak’ta bir dağda sıkıştırıp, çevresini sararak hareketsiz hale getirdiğimiz PKK-KADEK’in, doğacak ortamdan yararlanıp, terörü yeniden başlatmasını istemiyoruz. 2- Olası bir Irak saldırısının yol açacağı göçün büyük insani sorunlar yaratmadan, sınırlarımızın dışında kontrol edilmesini istiyoruz. 3- Iraklı Kürtler, Irak’ı bölüp bağımsız devletlerini kurmasınlar ki bu yeni devlet, sınırın bu tarafında bulunan “Türkiye Kürtlerini” de tahrik edip yeni bir sorunun yaratıcısı olmasın.
Haklı sebep yok
Şu anda Kuzey Irak’ta bulunan ve mevcudiyeti hiçbir uluslararası tartışmaya yol açmayan askeri varlığımız, birinci tehlikeye yönelik önlemleri almak için orada. Demek ki daha ileri gidip, bu varlığın meşruiyetini bir tartışma konusu haline getirmemek gerekiyor.
Bir Kürt göçünün beklenmediğini Başbakanlık Kriz Merkezi tespit etti ve açıkladı. Demek ki şu aşamada bu amaçla Kuzey Irak’a girmemizi haklı gösterecek bir sebep yok.
Geriye kalıyor Kürtlerin, Irak’ta bağımsız devlet kurmaları.. Kürtler gerçekten de Irak’ta bağımsız devlet kurabilirler mi?
Hiç kuşku yok, olanak bulabilirlerse ve Musul – Kerkük petrol yataklarına da sahip çıkabilecek olurlarsa bunu isterler. Ama bugün böyle bir olanak bulabileceklerini söylemek için geçerli nedenlerimiz de yok.
Cevaplar sorularda gizli…
Şu soruların yanıtlarını düşünelim:
1- Amerika, Irak’ın tümünü kontrol edebilecek, kendine bağlı bir rejim kurmaya çalışıyor. Bu rejimin, tüm petrol kaynakları üzerinde mutlak hâkim olmasını istiyor. Kürtlerin “gül hatırı için” bu temel stratejisini değiştirebilir mi?
2- Irak muhalefeti kendi arasında, ABD’nin gözetiminde, parçalanmamış bir Irak için anlaştı. Kürtler de bu yeni Irak’ın yönetiminde söz sahibi olabilecekler. Kürtler bunu bozmayı göze alabilirler mi?
3- ABD, Irak’ta istediği rejimi oluşturamazsa, Kürtlere bağımsız bir devlet kurdurarak Irak’ı hiç olmazsa parçalamayı düşünebilir mi? Bu yeni “parça devlet”in, ayakta kalabilme şansı nedir?