Gertrude Stein’in bir sözünü çok sık hatırlıyorum… Aynaya bakmadığım, berberde tıraş olurken önümdeki örtüye dökülen saçlarımın rengine dikkat etmediğim zamanlarda…
Şöyle diyor Stein: “İçimizde daima aynı yaştayız.”
Başbakan’ın hastalık haberlerine, hastalığı ile ilgili yapılan yorumlara baktığımda da en çok Ecevit’in yaşından söz edildiğini görüyorum.
Hâlâ ‘sanıyorlar’
İlerlemiş yaşından, artık bir kenara çekilip dinlenmesi gerektiğinden, kendine zaman ayırmasından söz eden yorumlar çoğunluğu…
O yazıları yazanlar da benim gibiler… “İçlerinde daima aynı yaştalar”.
Hâlâ bir bahçe duvarının üstünden atlayabileceklerini düşünüyorlar… Hâlâ sabaha kadar oturup, hiç uyumadan işe gidebileceklerine inanıyorlar… Hâlâ futbol oynayabileceklerine, Rıdvanvari çalımlarla çizgi kenarından kaleye sarkıp, topu ortadaki oyuncuya çıkarabileceklerine inanıyorlar…
Saçlarının beyazlaşmaya başladığının, göbeklerinin çıktığının, artık eskisi gibi güçlü olmadıklarının farkındalar ama oturup özel olarak bu konuyu düşünmedikleri sürece kendilerini hâlâ en iyi yaşlarındaki gibi hissediyorlar.
Eminim Ecevit de…
Eminim Başbakan Ecevit de şu son hastalıklarla yatağa düşmeden önce öyle hissediyordu kendisini…
Bütün konuşmalarını oturup daktilosunda yazabileceğini, meydanlarda iki-üç saat miting konuşması yapabileceğini, gerektiğinde TBMM’de altı yedi saat konuşabileceğini düşünüyordu…
Zamanın geri döndürülemeyecek yıpratıcı etkilerini, beslenme alışkanlıklarını, bir vakitler uç uca eklediği sigaraların kendisinden alıp götürdüklerini hiç hesaba katmadan…
Ecevit sağlıklı olduğu dönemlerde acaba hiç düşünmedi mi, bu bitmek bilmeyen koşuya bir son verip kenara çekilmeyi, çok sevdiği şiir yazmaya zaman ayırmayı, Rahşan Hanım’la el ele kırlarda, bahçelerde yürümeyi…
Eminim düşünmüş olmalı. Ama şu sözü de aklından hiç çıkarmadığına da aynı şekilde eminim: “Gökkuşağını görmek istiyorsan, yağmura da katlanacaksın.”
Bu sır değildi ki…
Bülent Ecevit, son seçimlere girdiğinde 75 yaşındaydı… Bunu kendisi de biliyordu, ona oy veren şu kadar milyon insan da biliyordu.
Bir dahaki seçimde 80 yaşında olacağını kendisinin ve hepimizin bildiği gibi…
Yine böyle bir hastalık döneminin sonunda Fikret Bila’ya verdiği özel röportajda “gelecek seçimlerde yine adayım” derken de bu gerçeği bildiği gibi…
Şimdi bütün yorumlarda Ecevit’in ilerlemiş yaşından söz edildiğini okuyunca içimden “günaydın beyler” demek geliyor, “bu bilgi daha önce sıkı sıkıya korunan bir devlet sırrı mıydı?”