Kederli şiirler mevsimi
New York’taki terör eyleminin nasıl büyük bir trajedi olduğu, aradan zaman geçip, kaybedilen insanların küçük öyküleri ortaya çıktıkça daha iyi anlaşılacak.
Şu kadar kişi öldü, bu kadar kişi yaralandı şeklinde verilen resmi bilgiler, bu öykülerle birleşince kuru bir istatistik olmaktan çıkacak, canlanacak.
O rakamların her birinin tıpkı bizimkiler gibi bir hayatı ifade ettiği, hepsinin bir ailesi, çocukları, sevdikleri, arkadaşları olduğu beyinlere acı dolu izler bırakarak kazınacak…
‘Seni sevdiğimi unutma’
Olay günü Dünya Ticaret Merkezi’nin kuzey kulesindeki otelin 101. katındaki bir odada kalırken ölen Melissa Harrington Hughes’in yaşadığı trajedi gibi.
Binanın yanmaya başlamasının ardından San Francisco’daki kocasını arayan Melissa, evindeki telesekretere şu mesajı bırakmış:
“Sean, benim. Yalnızca seni çok sevdiğimi bilmeni istediğim için arıyorum. New York’ta bu binada sıkıştım kaldım. Bir uçak çarptı ya da bomba patladı. Her yeri dumanlar kapladı. Seni sevdiğimi bilmeni istiyorum. Hoşçakal.”
Yaşamla ölüm arasına sıkışmış o kısacık sürede bir insanın bir başka insanı sevdiğini hatırlaması ve bunu ona söylemek istemesi, yaşamını boşa geçirmediğini gösteriyor.
Çok vakit yok…
Öleceğini anlayan insanların gözlerinin önünden hayatlarının bir film şeridi gibi geçtiği söylenir. O filmde gördüğü sahnelerin hatırlanmaya değer olmasını sağlayan şey de doğrudan doğruya sevgi değil mi zaten?
Geride kalanları ayrılığın sonsuz ağırlığı altında ezip, bitirecek olan da yarım kalmış bir aşktan kalacak boşluğun yaratacağı basınç değil mi?
Önümüzde yaşanacak çok vakit olduğunu düşünerek ertelediğimiz kavuşmaların, belki de hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini düşünmeden yaşıyoruz çoğu zaman.
Sonra bir de bakıyoruz ki ‘kederli şiirler mevsimine’ girmişiz.. Yağmurlar mevsimine…
Yaşamımızı anlamlandırıp, taçlandıran şeyin birisine duyduğumuz derin sevgiden başka bir şey olmadığı o zaman dank ediyor kafamıza.
Nâzım’ın dediği gibi “Sözler duruyor aramızda, birbirimize ulaşamadan”..
Talihsiz Melissa’nın son sözleri “Seni sevdiğimi unutma” oldu. Siz Melissa gibi yapmayın. Birisini gerçekten seviyorsanız bu ilk sözünüz olsun.