Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Konuşma değil, iş yapma zamanı artık!

 Hafızası zayıf bir ulus olduğumuz kesin. Geçtiğimiz sezon (yaklaşık bir yıl önce) İzmir’de oynanan Göztepe – Karşıyaka maçında çıkan olaylarda genç bir futbol izleyicisinin tribünde öldürüldüğünü kaç kişi hatırlıyor?

Karşıyaka taraftarı Murat Kongu, tribünde dört yerinden bıçaklanıp öldürüldüğünde 22 yaşındaydı.
Bu olaydan çok kısa bir süre önce yine Karşıyaka ile Göztepe arasında oynanan basketbol maçında da olaylar çıkmış, çocuk yaştaki bir taraftarın bir parmağı kopmuştu..
Bu olaylardan sonra da tıpkı bugün olduğu gibi yerel mülki amirler ve emniyet yetkilileri demeçler vermiş, Futbol Federasyonu üç maç saha kapatma cezasını uygun görmüş, siyasetçilerimiz bu tür olayların önlenmesi için acil yasal yaptırımlar uygulanacağı yolunda sözler vermişler vs..
Yazı üstüne yazı
Dünkü yazımdan sonra e – posta ile bana ulaşan bir okuyucum beni de eleştiriyordu: Olayların nasıl önleneceğini biliyorsunuz da neden bugüne kadar yazmadınız?
Önce kendi adıma bu eleştiriye yanıt vermeliyim:
8 Nisan 2000’de ve 21 Nisan 2000’de Radikal’de iki yazı yazmıştım. Başlıkları sırasıyla şöyle: “Eserimizle iftihar edebilir miyiz?” ve “Türk Holiganlara Kim Dur Diyecek?”
15 Ocak 2002’de Milliyet’te yayımlanan yazımın başlığı şu: “Bedava Maç Biletini Keseceğiz, Başka Yolu Yok.”
4 Mart 2002 – Milliyet: “Vur, Kır, Parçala, Bu Maçı Kazan!”
8 Kasım 2002’de Milliyet’teki yazımın başlığı: “Bıçaklı Çocuk.”
5 Kasım 2003’te yine Milliyet’teki yazımın başlığı: “Statlarda Şiddeti Önlemenin Yolu Belli.”
Dün bu yazılarımı bir kez daha okudum.
Yazılarımın ortak paydası şu: “Sportif Karşılaşmalarda Seyircilerin Şiddet Gösterilerinin ve Taşkınlıklarının Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi.”
Yani genel hatlarıyla bedava bilet dağıtımının önlenmesini, ayakta seyirci alınmamasını, herkesin elindeki bilette yazılı numaralı koltuğa oturmasını, ayakta tezahürata izin verilmemesini, tribün merdivenlerinin boş tutulmasını, kulüpler ile holigan çeteleri arasındaki her türlü bağın kesilmesini, bilet satışlarında kimlik kayıtlarının tutulmasını, olay çıkarmaya eğilimli seyircilerin fişlenmesini ve spor karşılaşmalarına girmelerinin engellenmesini öngören sözleşme..
‘Suç’ çok, ‘suçlu’ çok
Türkiye’nin de taraf olarak imza attığı ve bu yönüyle bir iç hukuk belgesi niteliği de kazanan sözleşmeden Türkiye’deki mülki amirler ve kulüp yöneticileri yeni mi haberdar oldular?
Hangi ilin valisi ve emniyet müdürü elinde biletiyle kapıda kalıp içeriye giremeyenlerle ilgilendi, bunun nedenlerini araştırdı?
Hangi polis, elinde numaralı bileti olan seyircinin “Yerimde başkası var” itirazını dinledi ve o seyircinin yerine güvenle oturmasını sağladı?
Hangi kulüp yöneticisi bedava bilet uygulamasını kesti?
Hangi statta, satılan bilet kadar seyirci alınıyor?
Takipçisi olacağız
Bunları sadece ben yazmadım.
Her gazetede benim yazdığıma benzer eleştiriler ve öneriler yer aldı ama bunları dinlemesi gerekenlerden hangisi sesimizi duydu ve yapması gerekenleri yerine getirdi?
Bu nedenle İnönü Stadı’ndaki cinayetin ardından verilen demeçleri ciddiye almıyorum.
Artık konuşmak değil, iş yapmak zamanı.
Bakalım alınacağı söylenen önlemler alınacak mı? Alınırsa kaç hafta uygulanabilecek?
Milliyet, gerçek sporseverler adına bu işin takipçisi olacak.