Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Tribünlerdeki şiddeti önlemek kimin işi?

 Çarşamba gecesi Fenerbahçe – Galatasaray maçına gittim. Gazetedeki Fenerbahçeli, Galatasaraylı ve Beşiktaşlı arkadaşlarla birlikte..

Sonuçta biz uzun süre unutamayacağımız bir galibiyetin sevincini yaşadık, Hasan Cemal ve Murat Sabuncu üzüldüler.. Cem Dizdar da ilginç bir maçı izlemenin keyfini yaşadı..
Bugün bu yazıyı yazıyor olmamın nedeni maçta birbirimize yaptığımız şakaları, sabah toplantısındaki karşılıklı takılmaları anlatmak değil. Bunlar yıllardan beri kendi aramızda yaptığımız, gülüp geçtiğimiz şakalar. Birbirimize kırılmadık, kavga etmedik, küfür etmedik.. Medeni insanlar olarak oturup birlikte maç izledik ve tadını çıkardık..
Ancak maç sabahından itibaren İstanbul’da olanları bir futbolsever olarak üzüntüyle izledim.

Uyarmıştık ama dinleyen kim?..
Sezon başlarken İstanbul Emniyet Müdürü ile başka bir nedenle konuşurken bu tehlikeye dikkat çekmiştim. İstanbul’da futbolu bir şiddet gösterisine çevirmek isteyen belli grupların bulunduğunu, bunların liderlerinin belli olduğunu, bu sezon bu tür olaylar yaşanmak istenmiyorsa ciddi önlemler almak gerektiğini söylemiştim.
Yaşadıklarımız hiçbir önlemin alınmadığını gösteriyor. Ne Emniyet açısından, ne de kulüp yönetimleri açısından övünülecek bir tabloyla karşı karşıya olmadığımız ortada..
Elleri bıçaklı insanların maç sabahı Ali Sami Yen Stadı’nın önünde yaptıkları gösteri televizyonlardan yayımlandığında daha öğlen olmamıştı. Sadece bu görüntüler bile geceki maçın nasıl cereyan edeceği hakkında bir fikir vermeliydi. Ama emniyet güçleri müdahale etmek için olay çıkmasını beklediler ve taşkınlıklar maç sırasında sahaya atılan bin bir türlü yabancı maddeyle sürdü..
Tribünlere zekâdan yoksun belden aşağı esprilerin yazılıp çizildiği pankartların asılmasını önlemek mümkündü. Yanıcı maddelerin stada sokulmasını önlemek de.. Ve aynı şekilde, sahaya yağmur gibi yağan su şişelerini de engellemek mümkündü.

İyi bir örnek; Dünya Kupası…
Maçtan önce statta ciddi bir arama yapmak, sportmenlikle bağdaşmayacak her türlü malzemeyi toplamak Emniyet’in işiydi. Stada girişte herkesi aramak, yanıcı ve kesici maddeleri toplamak da mümkündü.. Bunlar yapılmadı.
Japonya’daki Dünya Kupası’nda tribünlere hiç bir şekilde şişeli meşrubat ya da su sokulmadı.. Tribünlere çıkanlara sadece plastik bardaklar verildi ve sonuç olarak kimse elinde şişeyle maça gelemedi, sahaya bunları atamadı. Stat yönetimlerinin bunu önlemesi bu kadar güç mü?
Bursa’da yürekli bir Emniyet Müdürü çıktı ve tribünlerde olay çıkartan grupların liderlerini yakalayıp savcıya teslim etti. Şimdi DGM’de bu sanıklar hakkında “çete” kurmaktan dava açılmış bulunuyor.
Bu uygulama, İstanbul’da ya da öteki kentlerde bu taşkınlıkların bir faciaya dönüşmemesini önlemenin yolunun ne olduğunu da hepimize gösterdi.
Şimdi Futbol Federasyonu Fenerbahçe’ye bir ceza verecek. Saha kapatma da olabilir, para cezası da.. Ancak şunu bilmeliyiz ki cezanın ne olacağının hiçbir önemi yok çünkü bu cezalarla bu şiddeti önlemek mümkün değil. Bunun örneklerini yıllardır görüyoruz. Çünkü bu yöntem, şiddeti yaratanı bireysel olarak cezalandırmıyor. Şiddeti yaratanlar tek tek yakalanıp, cezalandırılmadığı sürece statları istediğiniz kadar kapatın sonuç değişmiyor. Stadın açıldığı ilk maçta herkes yine bildiğini okuyor.

Önlemler mi? Hiç de zor değil..
Türkiye’nin de imzaladığı, “Sportif Karşılaşmalarda Seyircilerin Şiddet Gösterilerinin ve Taşkınlıkların Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” statlarda şiddetin nasıl önlenebileceğini açıklıkla anlatıyor.
Bilet satışlarının denetim altına alınması, bilet alanların kimlik kayıtlarının tutulması gerekiyor. Amigo gruplarına bedava bilet sağlanmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Herkesin kendisine satılan koltukta oturması, ayakta seyirci alınmaması gerekiyor.. Spor karşılaşmalarında olay çıkartanların kimliklerinin tespit edilmesi, bir daha spor sahalarına sokulmaması gerekiyor. Statların maçlardan önce aranması, yanıcı ve patlayıcı maddelerin toplanması, statlara sahaya atılabilecek türden hiçbir maddenin sokulmaması gerekiyor.
Bunu uygulamak da kulüp yönetimleri ile Emniyet güçlerinin sorumluluğunda..
Bu şiddet daha fazla büyümeden herkes aklını başına toplamalı.. Özellikle de “örgütlü suçölarla mücadele etmek zorunda olan Emniyet güçlerine düşüyor bu görev..
Futbolun sadece bir oyun olduğunu herkesin yeniden öğrenmesi gerekiyor..