Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Hangisi Fethullah Hoca?

Fethullah Hoca, Hakan’ın nikahında Adnan Polat’ın eşi Ayşe Hanım’ın uzattığı eli sıkmamış, görmezden gelmiş. Nikahı izleyenler, Fethullah Hoca’nın gelini de tebrik etmediğini, yalnızca damat Hakan’ın elini sıktığını söylüyorlar.

Fethullah Hoca’nın “resmi yayın organı” Zaman Gazetesi’nde geçtiğimiz pazardan beri bir söyleşi yayınlanıyor. “Ufuk Turu” başlık bu söyleşiyi dikkatle okuyorum.

Son yılların en gözde siyasi ve toplumsal odaklarından birini tanımaya, anlamaya çalışıyorum.

“Fethullah Gülen Hocaefendi” (müridleri ona böyle sesleniyorlar. Bunun saygı duygularının ifadesi dışında dünyevi ya da dini bir anlamı var mı, bilmiyorum) gerçekten ilginç bir kişilik.

Ancak ilginç kişiliğinin dışında temsil ettiği dini/siyasi düşüncenin de iyice anlaşılması Türkiye açısından çok önemli.

Dışardan baktığımızda belki Hasan Mezarcı ile, Rize Belediye Başkanı geveze Şevki ile Fethullah Hoca arasında bir fark göremeyebilirsiniz.

Laikliği bir sistem sorunundan çok bir din gibi benimseyenlerdenseniz aradaki farkı anlamak gerçekten çok güç.

Ancak, Fethullah Hoca’nın söyleminde onu diğerlerinden ayıran çok önemli detaylar var.

Bir kere Fethullah Hoca diğerleri gibi yeminli bir batı düşmanı değil. Hatta, ekonomik zararlarını bir kenara ayırarak Türkiye’nin gümrük birliğine girmesini de savunuyor.

Üzerinde durduğu Türkleşmiş islam kavramı bugün Türkiye üzerinde önemli bir gerilim yaratan şeriat-laik çekişmesine yepyeni bir boyut getirecek nitelikte.

İslam ve bağnazlık

Fethullah Hoca’nın islamı, çağın gerçeklerine uyan, dogmalardan ve hurafelerden arınmış, bağnazlığa karşı bir islam.

Bu sözler Fethullah Hoca’ya ait: “Türk insanının problemi biraz dogmaların savaşından kaynaklanıyor. Bir dogmatik cephe, bir başka dogmatik cepheyle savaşıyor. Hepsi katı şeylere bağlı, hepsi dayatmacı. Uç noktalar az olmasına rağmen çığlıkları güçlü geldiğinden müessir olmuş gibi gözüküyorlar.”

Fethullah Hoca’ya göre Türk müslümanlığı kitabın ve sünnetin yanı sıra tasavvufa ve pozitif bilimlere de açık. Hoca’ya göre diğer islam ulusları müslümanlığı yaşarken bağnazlığın esiri haline gelmişler. Teferruatların kavgasını verdikleri için de müslümanlık adına değişik milletlerden hep tepki almışlar.

Bu sözler de Hoca’ya ait: “Keşke müslüman Türk’ün inandığı manada müslümanlığı buralara getirebilsek. Bu adamlar burada bağnaz düşünceyle hareket ettikleri müddetçe Müslümanlığa fayda değil zarar getirirler. Bu anlayış Efendimiz’in emrettiğine de muhaliftir. O buyuruyor ki ‘müjdeleyin, ürkütmeyin, kaçırmayın’. Bu adamlar kaçıracaktır. ‘Kolaylaştırın, zorlaştırmayın’, aksine bunlar ta’sir edeceklerdir.’

Öpülecek el

Elbette, altı gündür süren bir söyleşiyi burada özetlemenin imkanı yok. Derin bir felsefi tarafı olan Fethullah Hoca’nın düşüncelerinin tümünü, söylediklerinin altındaki ince detayları da burada anlatmam için yer yok.

Ancak, söyleşisini okuduğumda ilk izlenimim Fethullah Hoca’nın Türkiye’nin geleceğinde önemli bir rol oynayabileceği.

Şu anda, şeriatçı ve laik diye birbirine düşman iki kampa bölünmüş Türkiye’nin üzerine çökmeye hazırlanan kabusu yok etmemiz için iki taraf arasında “köprü”lük yapacak insanlara, düşüncelere, siyasetçilere ihtiyacımız var.

Dogmalarla savaşan Fethullah Hoca’nın mı yoksa kendisine saygıyla uzatılmış bir kadın elini havada bırakıp sıkmayan Fethullah Hoca’nın mı daha gerçek olduğunu hep birlikte yakında göreceğiz.

Dilerim birincisi gerçektir. O zaman hepimiz onun elini öperiz!