Posta’nın yayın hayatına girmesi, Türk basınında bazı gerçeklerin ortaya çıkmasını sağladı.

Posta çıkana kadar gazetelerin pahalı promosyonlar yapmadan satamayacağına inanılırdı. Posta bunun yanlış olduğunu ortaya koydu.

Hiç promosyon yapmadan da, yalnızca gazetecilik yapılarak bir gazetenin satılabileceğini gösterdi. Bunu göstermekle de kalmadı, Posta iki ayı doldurmadan, Türk basınının promosyonsuz en çok satan gazetesi oldu.

Posta’nın bu başarısı en büyük rakibi Sabah’ın paçalarının tutuşmasına yol açtı. Posta’nın gelip Sabah’ı geçmesi, eskiden Sabah okuyan bir çok kişinin şimdi Posta aldığının araştırmalarla ortaya çıkması, Sabah’ı telaşlandırdı.

Tek başına Posta ile baş edemeyeceğini anlayınca da grubunun küçük gazetesi Takvim’i yardımına çağırdı.

Boş piyango biletleri

Takvim sahte promosyonlar, boş piyango biletleriyle Türk halkını kandırmaya çalıştı. 101 otomobil veriyorum diye ortaya çıkıp yedi tane otomobil dağıttı. Geri kalan ikramiyenin üzerine yattı. Posta, bu sahtekarlığı ortaya çıkarınca çark etti. Bu sefer beş bin bisiklet vereceğinin reklamını yapmaya başladı.

Tıpkı otomobilde yaptıkları gibi bisikletleri de dağıtmaya niyetleri yok. Bunun en açık kanıtı yasal zorunluluk olmasına rağmen kampanyalarının süresini açıklamamış olmaları. Belli ki “çıkmadı” numarasıyla bu kampanyayı üç-dört yıl sürdürmeye niyetliler.

Yeni gazete

Takvim’in foyasının Posta tarafından ortaya çıkarılmış olması Sabah’çıları çok telaşlandırmış. Dedikodulara bakılırsa artık Takvim’i gözden çıkaracaklarmış.

Piyango sahtekarlarıyla yıprattıkları Takvim gazetesinin yerine, Posta ile rekabette Sabah’a daha çok yardımı dokunacak bir başka gazete çıkarma hazırlığını sürdürüyorlarmış.

Bana kalırsa bu çabaların hepsi boş. Korkunun acele faydası yok. Ne yaparsanız yapın Posta’yı yerleştiği liderlik tahtından indirebilmenize imkan yok.

Posta ile uğraşacağınıza, kafanızı promosyon şeytanlıklarına çalıştıracağınıza gazetecilik yapın. Halka daha iyi bir gazete vermeye çalışın.