Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Türk gazetelerini Amerikalılar mı okuyor?

Senirkent felaketi, Türk basınının, Türk halkının acılarına, günlük sorunlarına ne kadar uzak kaldığını ortaya koyan bir turnusol kağıdı oldu.

Senirkent’i yutan ve bu yazının yazıldığı ana kadar yüz kişinin ölümüne sebep olduğunu belirten çamur seli, Türk basınının bir bölümünde manşet bile olamazken, bir kısmında da sadece bir tek gün manşette kalabildi.

Çamur selinde ölenler, bizim Türk basınının “güzel sarışın kadın” deyip pek sevdiği Çiller’in her gün bir yenisini verdiği ve bol vaatten başka bir şey içermeyen demeçlerinden birine yenik düştü.

Türkiye’nin bardağı-çanağı en bol gazeteleri, demeci verenin bile ertesi gün unuttuğuna bahse gireceğim bu konuşmayı getirip manşetlerine oturttular.

O gazeteler ki, Oklahoma’da patlayan bombayı bile manşetlerinden iki gün indirmemişlerdi..
O gazeteler ki, Michael Jackson’un konserinden fotoğraf çekmek için helikopter kiralamaktan çekinmemişlerdi.

Hürriyet’in eski Genel Yayın Müdürlerinden biri olan Necati Zincirkıran’ın anıları, eskiden Türk basınının bu tür olaylar karşısında daha duyarlı olduğunu ortaya koyan örneklerle dolu.

Erzincan’daki depremin, Zonguldak’taki göçüğün, Londra’da düşen uçağın yarattığı ortak acının eskiden gazetelerimizin sayfalarına, acının büyüklüğüyle orantılı olarak yansıdığının o kadar çok örneği var ki..

Kimbilir, belki de bu yüzden o zamanın gazeteleri tabak-çanak vermek zorunda kalmıyorlardı.

Çok uzun yıllar birlikte çalıştığımız, bir dönem de yardımcılığını yaptığım Hıncal Uluç, son zamanlarda gazetelerin bazı yaklaşımlarını eleştiren yazılar yazıyor.

Gazetelerin, gazeteciler tarafından, yalnızca mesleki kaygılarla eleştirilmesinin (işin içine günlük ucuz rekabet kaygıları karıştırılmadan) genel olarak basının seviyesini yükseltecek bir ortam yaratacağına inanıyorum.

Bu nedenle Hıncal Uluç’un bu yöndeki eleştirilerini dikkatle okuyorum.

Hıncal Ağabey, kendi başına gelen sel felaketini günlerce manşetten indirmeyen gazetesinin, Senirkent faciasını sayfanın eteğinde üç buçuk sütunla geçiştirilmesini bakalım nasıl eleştirecek?

Promosyon salgınının, gazeteleri gazetecilikten uzaklaştırdığının iyi bir örneği oldu Senirkent faciası.. Umarım, gazeteciler olarak bizler de bu facianın ortaya koyduğu derslerden kendi payımıza düşeni alırız.