Yılmaz'ın çıkmaz sokağı
Sabırlı bir bekleyişten sonra hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanından alan Mesut Yılmaz’ın hükümet konusunda kafasının ne kadar karışık olduğu dün bir kez daha ortaya çıktı.
Yılmaz, ANAP grubunda yaptığı konuşmaya göre Çiller’e üç öneri getirecekmiş. Şimdi sıkı durun, önerileri açıklıyorum:
1- Yılmaz’ın başbakanlığında ANAYOL hükümeti.
2- Önce Yılmaz’ın başbakan olacağı dönüşümlü başbakanlık.
3- DYP’li de olabilecek üçüncü bir kişinin başbakanlığı.
Hatırlayacaksınız, Çiller ile Yılmaz’ın daha önceki görüşmelerinde de bu konu ve benzeri öneriler gündeme getirilmişti.
Çiller ile Yılmaz’ın önerilerinin arasındaki tek fark birinde başbakanlığın öncelikle Çiller’e verilmesi, diğerinde ise önceliğin Yılmaz’da olması.
Mesut Bey, son günlerde o kadar çok öneri yaptı, o kadar çok alternatif gündeme getirdi ki, bu yüzden Çiller’e götüreceğini söylediği önerileri daha önce ortaya attığını ve bunların hepsinin kabul edilmemiş olduğunu hatırlayamıyor olmalı. Eğer hatırlıyor olsaydı, aynı önerileri bir kez daha reddedilmek üzere ortaya atmazdı.
İzlenen strateji artık herkese aynı şeyi düşündürtüyor: Yılmaz’ın niyeti Refah Partisi ile koalisyon kurmak.
Seçim öncesi söylenenler
Mesut Yılmaz, seçimlerden önceki reklam kampanyasını, “Refah’ı iktidara getirtmemek” üzerine kurmuştu. Seçim gecesi televizyonlardan yaptığı konuşmada da Refah Partisi ile bir koalisyona girmeyeceğini, hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak bir açıklıkla tekrarlamıştı.
Daha sonraki konuşmalarında Refah ile koalisyonu bazı şartlara bağlayarak ilk açıklamalarını yumuşatmaya çalıştı, ama dışarıya karşı vermeye çalıştığı izlenim “Yılmaz, Refah ile koalisyon istemiyor” şeklindeydi.
Erken seçim tehlikesi
Aradan geçen günler Yılmaz’ın Refah’a giderek daha da sıcak bakmasına yol açtı anlaşılan.
Kısa dönemde ANAP ile DYP arasında bir koalisyonun kurulamayacağını anlayan Yılmaz işin giderek erken seçimi gündeme getirecek bir kilitlenmeye doğru gittiğini görüyor olmalı.
Böyle bir seçimin de kendisi için en az Tansu Çiller’in başbakanlığını kabul etmek kadar tehlikeli olduğunu düşünüyor.
Ama seçim öncesinde verdiği ve seçim gecesi tekrarladığı sözün altından kalkmakta zorlanıyor.
Dünkü gizli gurup toplantısında yaptığı konuşmada da bunun ipuçlarını veriyor.
Basına kapalı olarak yapılan toplantıda Yılmaz’ın “Bir sosyal demokrat partinin desteğini almamız gerekir. Bu DSP de olabilir ama CHP daha uygun bir ortak olur, Böylece RP ile koalisyonun bize getireceği menfi faktörler önlenir. ANAP-RP koalisyonuna sol destek arama sayısal değil siyasal açıdan gereklidir” dediği söyleniyor.
Yani, Yılmaz, Refah ile ANAP’ın ortaklaşa kuracağı hükümetin kamuoyunda yaratacağı tepkiden, kendisine solcu bir suç ortağı bularak kurtulmayı amaçlıyor.
Bunun “ham hayal”den öteye değeri olmayan bir görüş olduğunu söylemeye bilmem gerek var mı?
Baykal ya da Ecevit, sırf Mesut Yılmaz yıpranmasın diye böyle bir hükümetin içine girip, kendi siyasi geleceklerini riske atabilirler mi?
Mesut Bey daha kısa pantolonla dolaşırken siyasetin içinde olan Ecevit’in ya da Baykal’ın böyle bir ortaklığa yanaşabileceklerini Yılmaz’ın kafasına kim soktu, doğrusu merak ediyorum.
Nitekim dün Deniz Baykal, Yılmaz ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada böyle bir yaklaşım içinde olamayacağını “açıklıkla, kararlılıkla, kesinlikle” ifade etti. (Tırnak içindeki sözler bizzat Baykal’a ait.)
Deniz Baykal dün Türkiye’de hükümet sorununun ancak çok basit ve yalın bir formülle aşılabileceğini de söyledi.
Bu Mesut Bey açısından şu anlama geliyor:
ANAP ya DYP ile anlaşacak ve CHP’nin de içeriden ya da dışarıdan desteğini alarak bir ANAYOL hükümeti kuracak, ya da Refah Partisi ile bir koalisyon kuracak.
ANAP’ın geleceği
Bunun dışında bir çözümün şu andaki Meclis tablosundan çıkmasına imkan yok.
Kısacası Mesut Yılmaz bir çıkmaz sokağa girmiş durumda. Ya erken seçime ve onun getireceği sonuçlara razı olup kilitlenmeyi sürdürecek, ya da Refah ile ortak hükümet kurup 5 yıl sonra neler olacağını bekleyecek.
Her iki durumda da gelecek ANAP ve Yılmaz açısından pek parlak görünmüyor.