Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

ANAP ve DYP'nin bir fikri yok mu?

Meclis’e türbanla girilip girilemeyeceğine ilişkin tartışmalar başladığından beri yan gözle ANAP ve DYP’yi izlemeye çalışıyorum.

DYP hatırlayacaksınız neredeyse seçim kampanyasının en önemli malzemesi haline getirmişti türban meselesini. Bir tek Tansu Hanım’ın başı türbanla örtülü olarak kürsüye çıkmadığı kalmıştı.
Merve Kavakçı’nın türbanını çıkarmamakta kararlı olduğunu açıklamasından beri DYP’de bu konuda hiçbir hareket görülmedi. Hakkını yemeyeyim Nahit Menteşe konuyla ilgili görüşünü açıkladı ama DYP içindeki gelişmeler onların değil hâlâ Tansu Hanım’ın sözünün geçtiğini, başkasının sözlerinin DYP’yi pek bağlamadığını da ortaya koyuyor.
Ama Tansu Hanım bu konuda ilginç bir sessizlik içinde. Yemin töreninde olaylar çıktığında da Meclis’te kendisine ayrılan koltuk boş duruyordu.
Aynı şekilde Meclis’te türban tartışmaları başladığından beri ANAP ve lideri Mesut Yılmaz da ‘tam siper’ bir görüntü çiziyor.
Mesut Bey de tıpkı ‘düşman kardeşi’ Tansu Hanım gibi yemin töreninde olaylar çıktığında TBMM Genel Kurul Salonu’nda değildi.
Merve Kavakçı tartışması TBMM kurulduğundan beri gündeme gelen en önemli tartışma değil belki ama içinde bulunduğumuz konjonktür bu konunun üzerinde ciddiyetle durmayı gerektiriyor.
Parlamentoda temsil edilen partilerden tutumu en açık olan DSP. Yemin töreni sırasında DSP’nin çizdiği tablo TBMM’de CHP’nin temsil edilmemesinden dolayı üzüntü duyanlar açısından da ‘ferahlatıcı’ oldu. Öyle görünüyor ki rejimin temel meseleleri konusunda DSP de en az CHP kadar ‘dirençli’. Bu olaydan sonra CHP tabanından DSP’ye bir miktar kaymanın daha olacağını tahmin etmek için de falcı olmaya gerek yok.
MHP’nin tavrı da açık. Kendi türbanlı milletvekilini TBMM’ye başı açık olarak getirip yemin ettirdi, ama ertesi gün Anıtkabir’de MHP Milletvekili Nesrin Ünal yine türbanlıydı. Demek ki MHP bir yandan rejimin temel niteliklerini tartışmayacağını ortaya koyarken diğer yandan da türban konusunun bir kişisel özgürlük sorunu olduğunun da altını çizmeye özen gösteriyor. Bu tavırlarının DYP ve ANAP’ın tabanından bir kısım oyun daha MHP’ye kayması anlamına geleceğini düşünüyorum.
Kavakçı’nın türbanının en çok karıştırdığı partinin kendi partisi FP olması ise kaderin bir oyunu olmalı. Erbakan’ın parti içindeki dizginleri kolay kolay bırakmayacağı bir kez daha ortaya çıkarken Kutan’ın da parti içinde esamesinin pek okunmadığı anlaşıldı. Daha dünkü çocuk sayılabilecek bir milletvekili kendi genel başkanını Meclis’teki odasında azarlayabildi. FP’nin de bu işten zararlı çıkacağı açıkça görülüyor.
Ama en çok zarar görecek olanlar hiç kuşku yok ki politikasızlığı politika yapmak zanneden ANAP ve DYP liderleri olacak.
Kamuoyunu günlerdir meşgul eden bir konuda iki merkez sağ partinin liderlerinin olumlu ya da olumsuz bir görüş beyan etmemelerini nasıl yorumlamak gerek?
TBMM içinde türban takılmasına karşılar mı, değiller mi? DSP ve MHP çizgisine mi yakınlar, yoksa FP gibi mi düşünüyorlar? Cesaretle ortaya çıkıp görüşlerini açıklamadıklarına göre bu konuda bir fikre sahip değiller mi?
ANAP ve DYP’deki erimenin nedenleri üzerinde seçimlerden sonra çok duruldu. Bu son olayda bile bir politika belirleme yeteneğini gösteremeyen liderlerin elinde bu iki partinin erimeye devam etmesi sürpriz olmamalı.