Türkiye’nin gündemi o kadar yoğun ki biz gazeteciler bile hangi olayın peşine takılıp gideceğimizi şaşırır olduk.
Batı’da herhangi bir ülkede bir tanesi bile yıllarca konuşulup yazılacak olayların ömrü bizde topu topu üç-dört gün sürüyor. Kamuoyunun dikkati tam bir noktaya çekiliyor ki yeni bir bomba daha patlıyor.
Son bir yılda Türkiye’de gazete manşetlerine taşınan büyük olayları bir solukta sayabilmemizin bile imkânı yok.
Meclis yolsuzluğu, Alaattin Çakıcı’nın yakalanması, Suriye Krizi, orman yangınları, çeşitli boylardaki çeteler, emniyet ve istihbarat örgütlerini sarsan skandallar, cinayetler vs.
Her biri o kadar büyük çaplı ki takip edebilmek giderek imkânsızlaşıyor. Bu yüzden küçük gibi görünen ama ‘büyük’ olarak nitelediklerimiz kadar da önemli bir çok olay tabiri caizse ‘güme gidiyor.’
Bunlardan bir tanesi önceki gece Kanal D’de yayımlanan ‘Arena’ programında Uğur Dündar tarafından ortaya çıkarıldı. Ama ne basında ne de kamuoyunda ‘gündemin yoğunluğu’ndan üzerinde yeterince durulamadı.
Uğur Dündar’ın ortaya çıkardığı haber, ‘haber’ tanımı neyi gerektiriyorsa her şeyi içeriyordu. Eksiksiz bir şekilde işlenmiş, herkesin anlayabileceği bir dille de televizyona aktarılmıştı.
Ömer Lütfü Topal’ın ortağını öldürtmesi olayının arkasından gelen soruşturma ve yargılama süreci tam bir adalet skandalıydı.
Uğur Dündar, ‘Arena’da soruşturmanın nasıl eksik yürütüldüğünü, bulunan delillerin nasıl değerlendirilmediğini kanıtlarıyla ortaya koydu. Adalet, parasına ve ilişkilerine güvenen bir mafya babası tarafından yönlendirilmiş ve davanın onun istediği gibi sonuçlanması sağlanmıştı. Gerçek katiller dışarda dolaşırlarken, sahte katiller hapse mahkûm edilmişti.
Bu adalet skandalı gündemin diğer ‘bombaları’ arasında kaybolup gitti. Bakalım Türkiye adaletini yönetenler ne yapacaklar?
Bu arada yeri gelmişken belirtmeliyim ki televizyonlarımızın en başarılı haber programı olan ‘Arena’ da 190. programını yayımladı.
Türkiye gibi bir ülkede kalitesinden ve temel gazetecilik prensiplerinden ödün vermeden, sansasyonun aldatıcı cazibesine ve kolaylığına kapılmadan bir haber programının 190. kez ekranlara gelebilmesi ve her seferinde yüksek reyting başarıları yakalaması gerçekten çok önemli bir olay.
Bir magazin programının 200. haftasını büyük tantanalar ve partilerle kutlayan Türk televizyonculuğu bakalım bu başarıyı nasıl ödüllendirecek?