Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Başkomiser Osman

Hesse, manevi alanda başardığımız ne varsa, bunun içinde yaşadığımız anda olanaklı görünenin çok üstüne çıkan idealler ve umutları içimizde yaşatmamızdan kaynaklandığını söylüyordu.

Dün Kınalıada’nın dünyanın başka herhangi bir yerinde bir benzerinin olduğunu zannetmediğim ‘postmodern’ camisinin musalla taşında yatan bayrağa sarılı tabuta bakarken bu söz aklıma geldi.
Denizden esen sert bir poyraz ayakta durmayı bile güçleştiriyordu. Önümüzde kayıtsız bir teslimiyetin sembolü olarak duran tabutta yatan insan emekli bir başkomiserdi. Yıllarını devlet hizmetine vermiş, çocuklarının kursağından ‘haram’ lokma geçmemesini hayatının tek ideali yapmış bir insan: Osman Belge. Radikal spor yazarı Onur Belge’nin babası.
Başkomiser Osman herkesin tanıdığı birisi değildi. Ama o kendini yaptığı işe adamış, kendinden çok yaptığı işi düşünmeyi öğrenmiş bir insandı. Bunun insanı modern hayatın yarattığı çölleşmeden çekip çıkaracak tek şey olduğunu bilen bilge bir adamdı.
Bir kahraman mıydı? Belki öyleydi, belki değildi. Ama 6-7 Eylül olayları sırasında doluştukları teknelerle Ada’yı yağmalamaya gelmiş gözü dönmüşlerin karşısına tek başına dikilmiş, elindeki Kırıkkale’yle “Altı kurşunum var. Beşi karaya ilk çıkana, sonuncusu bana” diyebilmişti. Bütün İstanbul yıllarca sürecek bir utancın pençesinde kıvranırken Başkomiser Osman’ın Ada’sı kendisini bundan kurtarabilmişti. O iki karanlık günde başka yerlerde başka Komiser Osman’lar olabilseydi, bugün eminim bambaşka bir İstanbul’da yaşıyor olurduk.
Hesse “Yaşam herkesin sırtına bir kereliğine de olsa değişik bir ödev yükler. En güçsüz biri bile kendi konumunda değerli ve gerçek bir yaşamı sürdürebilir, yaşamdaki kendisinin seçmediği konumu ve kendisi için biçilmiş misyonu alıp kabullenerek ve gereğini yerine getirerek başkaları için önem taşıyabilir. Gerçek insanlık budur, esenliğe kavuşturucu soylu ışınlarını sürekli yayar çevreye” diyor.
Osman Başkomiser işte böyle bir insandı. Dün kışın ıssızlaştırdığı, aç kedilerin sürüler halinde dolaştığı Kınalıada sokaklarını birdenbire kalabalıklaştırıveren şey de bu olmalıydı.
Allah rahmet eylesin.