Bugün devlet için ne yaptın?
Latif Demirci’nin karikatürü Gazete Pazar’da yayımlandı. O günden beri de masamın üzerinde duruyor ve her sabah bilgisayarımı açarken bakıyorum.
Demirci’nin karikatürü tek başına bütün bir Susurluk sürecini anlatmaya yetiyor.
Meclis Araştırma Komisyonu’nun binlerce sayfa tutan dosyalarının, gazetelerde bir yıldır yayımlanan haber ve fotoğrafların mükemmel bir özeti sanki.
Mutlaka sizin de dikkatinizi çekiyordur: Ne zaman Susurluk Kazası’nın ortaya çıkardığı çetenin faaliyetleri ile ilgili bir konu açılsa devletin çeşitli kademelerindeki yöneticiler ve politikacılar aynı ağızla konuşuyorlar.
Çetenin varlığının inkârı artık mümkün olmadığı için çeteyi kabul ediyorlar ama “sonradan iş çığrından çıktı, önceleri sadece devlete çalışırlarken kontrolden çıktılar ve kendilerine de çalıştılar” gibi anlaşılması çok zor bir mazeretin arkasına saklanıyorlar.
Sanki bu caniler devlete çalışırlarken durum normaldi de, sonradan kendilerine çalışmaya başladıklarında her şey bozuldu gibi bir hava yaymaya çalışıyorlar.
Oysa tam tersi söz konusu.
Yani zaten yasadışına çıkmış, cinayetler işlemiş insanların kendi adlarına kanunsuz eylemler yapmaya devam etmeleri normal ama kanunun cezalandırılmasını emrettiği kişileri devlet hizmetine almak anormal!
Dolayısıyla Susurluk konusunda bir yol almak için her şeyden önce yaratılan bu ayrımdan kurtulmamız gerekiyor.
Uyuşturucu ve silah kaçakçılığına bulaşmış, toplu cinayetler işlemiş bu canileri, devlet hizmetine kimlerin aldığını bulmamız ve belki de soruşturmayı başlangıçta sadece bununla sınırlı tutmamız gerekiyor.
Çatlı ve benzerlerini işe kimin aldığı sorusuna verilecek cevap, devlet içine yuvalanmış çetenin çözülmesi yolundaki ilk önemli adım olacaktır.
Çatlı’nın söz konusu cinayetleri işlediği dönemde de devlet hizmetinde olup olmadığını araştırmalıyız.
Çatlı’nın “kendi kişisel çıkarını düşünmediği, sadece devletin yüce menfaatlerini korumaya çalıştığı” dönemlerde hangi eylemleri yaptığını, bu eylemlerdeki amirlerinin ve birlikte çalıştığı resmi görevlilerin kimler olduğuna bakmalıyız.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın araştırmasının bu soruları kapsayıp kapsamadığını bilemiyorum.
Ama eğer Kutlu Savaş bu soruların yanıtlarını aramıyorsa, o da politikacılarla aynı yanılgı içinde demektir ve böyle bir yanılgıyla yürütülen soruşturmanın hiçbir sonuç vermeyeceğini şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz.