Devlet sporu ne kadar seviyor?
Vergi mükelleflerinin sırtından ‘ulufe’ dağıtmayı politika yapmak zanneden bir kısım milletvekilinin Galatasaray’a 15 ile 30 trilyon lira arasında değişecek tutarda ‘yardım’ yapılması ile ilgili olarak yasa teklifi hazırlama girişimi içinde olduğu biliniyor.
Bugün sizlere devletin spora ayırdığı bütçe ve spora verdiği değer hakkında ipucu olabilecek bazı rakamlar vermek istiyorum.
Türkiye 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nın organizasyonunu üstlendi. Mart 1998’de bu amaçla İsveç, İsrail ve Macaristan’la yarıştı ve şampiyonayı düzenleme hakkını elde etti.
Dönemin spordan sorumlu Devlet Bakanı Yücel Seçkiner’in imzasıyla FİBA’ya sunulan dosyada, temeli 1992’de atılan ama henüz üzeri bile kapatılamamış bulunan Olimpik Spor Salonu’nun şampiyonaya kadar tamamlanacağı taahhüdü de vardı. Ancak aradan geçen süre içinde salonun tamamlanması için hiçbir girişimde bulunulmadı.
Avrupa Şampiyonası’nın statüsüne göre maçların oynanması için en az üç salon gerekiyor: Grup maçlarının yapılacağı 4 bin koltuk kapasiteli 2 salon ve finallerin oynanacağı 10 bin koltuk kapasiteli bir salon.
16 ülkenin katılacağı ve 45 ülkenin televizyondan naklen yayınlayacağı Avrupa Şampiyonası 1 Eylül 2001’de başlayacak. Yani 16 ay var. Ve şu anda salon taahhütlerinin hiçbiri yerine getirilmemiş durumda.
Çaresiz kalan düzenleme komitesinin bulduğu formül şu: Antalya’da 9 yıldır tamamlanamamış bulunan 2 bin koltuk kapasiteli salon tadil edilerek 4 bin koltuğa çıkarılacak. Ankara’daki Atatürk Spor Salonu modernize edilecek. 1992’den bu yana çivi çakılmayan Abdi İpekçi Spor Salonu Avrupa standartlarına getirilecek. Bu üç proje için 4,5 trilyon lira gerekiyor. Ancak bütçede bu iş için ayrılmış bir para olmadığı için tadilat projeleri hazır olmasına rağmen çalışmalar bir türlü başlatılamıyor.
Türkiye 1959’da da bu şampiyonayı düzenlemiş ve salon bulunamadığı için maçlar İnönü Stadı’nda açıkta oynanmıştı. Ani yaz yağmurlarının sık sık kesintiye uğrattığı şampiyona tarihe “Açık havada organize edilen son Avrupa Şampiyonası” olarak geçmişti. Öyle görünüyor ki 42 yıl sonra bir açık hava Avrupa Şampiyonası düzenlemek de yine bize kısmet olacak.
Türkiye’de amatör sporları yöneten federasyonların 2000 yılı bütçesi 10 trilyon lira. 37 değişik spor dalındaki oyuncuların yetiştirilmesi, uluslararası karşılaşmaların gerçekleştirilmesi, yolluklar, tesisler vs. için toplam 10 trilyon lira…
Ülkenin en başarılı federasyonu Voleybol’a ayrılan para 650 milyar lira. Geleneksel sporumuz güreş için 850 milyar, basketbol için 650 milyar, üniversiteler için 200 milyar, bütün sporların anası atletizm için 550 milyar, okçuluk için 500 milyar ayrılmış. 37 değişik federasyonun toplam bütçesi Galatasaray’a verilmesi düşünülen paranın alt sınırının üçte ikisi kadar.
Milletvekilleri spora gerçekten önem ve değer veriyorlarsa önce bu tabloya bir göz atmalılar. Oy avcılığı için ucuz popülist girişimler yerine, sporu yurt çapında yaygınlaştıracak ve başarıları ‘geçici-tesadüfi başarılar’ olmaktan çıkaracak bir altyapının oluşması için kaynak yaratmanın yolunu bulmalılar.
Vergi mükelleflerinden alınan paraların gideceği yer, beceriksiz yöneticilerin elinde iflas etmiş kulüp kasaları olamaz.