Gerçekler ve afişler
Bir süredir İstanbul sokaklarını reklam panolarına asılmış bazı afişler ‘süslüyor’. Eminim öteki kentlerin sokaklarında da aynı afişler vardır. Marmara Depremi’nin birinci yılı nedeniyle hazırlanmış afişler bunlar.
Birisinde İmar Bakanı Koray Aydın’ın dev bir fotoğrafı ile Hürriyet gazetesinin prefabrik konutların tamamlanmasıyla ilgili bir haberinin manşeti var. Ötekinde yine Bakan Aydın’ın bir çocukla birlikte dev bir fotoğrafı yer alıyor. Bir çift çocuk gözünün altına ‘gözyaşından gülümsemeye’ yazıları konulmuş. Afişlerin fotoğraflarını bugünkü Radikal’de de göreceksiniz.
İlk bakışta ‘siyasetin çirkin yüzünün afiş haline getirilip suratımıza çarpılmasıdır bu’ deyip geçebiliriz.
Bütün bir ülke halkının felaket kurbanlarına yardımcı olmak için çırpındığının bu kadar kolay unutulup, her şeyin tek bir siyasetçiye mal edilmesinden rahatsızlık duymayabiliriz.
Böylesi bir felaketin bile çirkin siyaset için, oy ve propaganda aracı haline getirilmesini içimize sindirebiliriz.
Evet bunların hepsini düşünebiliriz. Ama düşünemiyoruz. Çünkü depremin üzerinden geçen bir yıla rağmen başarabildiğimiz çok fazla bir şey ne yazık ki yok..
Depremde 91 bin konut yıkıldı. Kalıcı konutların teslimi için verilen süreye bakacak olursak depremzede 42 bin aile bu kışı da çadırda ya da prefabrik konutlarda geçirmeye mahkûm. 24 metrekarelik prefabrik konutlarda 113 bin kişi yaşıyor. Çadır kentlerde 29 bin, kendi yaptıkları çadır ve barakalarda da 40 bin kişi yaşıyor. İhalesi yapılıp temeli atılan kalıcı konutların tümü zamanında yetiştirilse bile on binlerce insanımız prefabrik konutlarda yaşamaya devam edecek.
Orta ve ağır hasarlı 200 bin konutun tamiri için verileceği açıklanan krediler hâlâ ihtiyaç sahiplerine dağıtılmış değil. ‘Afişleme’ konusunda başarılı olan Bayındırlık Bakanlığı ödenekleri çıkartmayı hâlâ başaramamış durumda.
Deprem bölgesinin yeniden imarına ilişkin geniş ölçekli imar planları da bir yıldır yapılmış değil.
Avrupa Birliği’nin çeşitli kaynaklardan sağlamayı taahhüt ettiği yaklaşık 1 milyar dolarlık dış kredinin hâlâ alınamamasının tek nedeni ilgili projelerin bir türlü tamamlanamamış olması.
Depremden sonraki günlerde toplanacak ek vergilerin ve yardımların yerine harcanmayacağından endişe ettiğimizi yazdığımda Başbakan Bülent Ecevit, Radikal’i kamu görevlilerinin moralini bozmakla suçlamıştı. Şimdi haklı çıktığımızı üzülerek görüyoruz.
Depremde binlerce binanın yıkılmasından doğrudan sorumlu olan hiçbir belediye başkanı, belediye meclisi üyesi, belediye inşaat kontrol görevlisi, sorumlu mühendis, müteahhit cezalandırılamadı. 12 bin dosya hâlâ soruşturma aşamasında. Açılabilen dava sayısı bini ancak buluyor. Büyük bir ihtimalle bu depremin sorumluları da yargılanmadan paçalarını bu sorumluluktan kurtarabilecekler..
Gerçekler burada, afişler duvarlarda.. İçinize sindirebiliyor musunuz?