RADİKAL

İşkenceciyi korumak

Namıyla anılan yiğitlerden ‘Hortum Süleyman’ın yargılanması ve yargılamanın sağlıklı koşullar altında sürdürülmesi büyük önem taşıyor.

İki nedenle: Birincisi ‘kötü muamele’ yaptığı ileri sürülen ve bu ‘eylem’ sırasında çekilmiş bir video filmi de televizyonlarda gösterilen memurun suçlu olup olmadığının tespiti.. İkincisi Türkiye Cumhuriyeti’nin işkence ve sanıklara kötü muamele yapanlarla ilgili gerçek niyetinin dost düşman herkese gösterilmesi.
Ancak bugün Radikal’de yer alan Adnan Keskin’in haberi, konuyla ilgili olarak bir soruşturma başlatan savcılığın devletin öteki kesimlerinden yeterince yardım almadığını ortaya koyuyor.
Emniyet Müdürlüğü aradan geçen bu süre içinde hortumla dayak yedikleri iddia edilen mağdurların kimliklerini daha hâlâ tespit edip başsavcılığa bildirebilmiş değil. Oysa Emniyet her şeyden önce kendi bünyesindeki bir personelin bir an önce yargılanıp aklanması ya da suçluysa cezalandırılması için bu çalışmayı tamamlamış olmalıydı.
Öte yandan valilik tarafından sürdürülen idari soruşturma da hâlâ bitirilebilmiş değil. Söz konusu soruşturma için tanınan yasal süre cuma günü doldu ama daha hâlâ İstanbul Valiliği’nden soruşturmayla ilgli dosya savcılığa gönderilmedi.
Emniyet ve valiliğin bu tavrının bundan önceki işkence ve kötü muamele soruşturmaları sırasında ortaya konulan tavırdan farklı olmadığı çok açık. Devlet, en üst makamlarının ağzından işkence ve kötü muameleye karşı çıkarken, devletin iki organı soruşturmanın zamanında yapılmasını engeller bir görüntü içinde. Hatırlayacaksınız bundan önceki işkence iddialarında da bu tavır sergileniyordu.
İstanbul Valisi’nin işkence aletlerini bulan TBMM Komisyonu’na karşı tutumunu hatırlıyorum. Aynı valinin işkence yapıldığına ilişkin raporlar veren Adli Tıp görevlileri hakkında soruşturma açılması yönünde yazılar yazdığını, hayali suçlarla hekimleri suçladığını biliyoruz. Şimdi aynı valinin bu soruşturmayı da engellemek yolunda hareket ettiği ortaya çıkıyor. Bundan önceki uygulamalarına rağmen bu valinin daha hâlâ görevde tutuluyor olması, hükümetin ve İçişleri Bakanlığı’nın işkence olaylarına zımnen destek vermesi anlamına gelmiyor mu?
Hep aynı şeyi yazıyorum: Türkiye’de hükümetlerin ‘İşkence sistematik bir uygulama değildir’ demesinin hiçbir anlamı yok. Çünkü Türkiye’de ‘işkence ve kötü muamele sanıklarını korumak’ diye tanımlayabileceğimiz durum duyarsız hükümetler, işkenceciyle işbirliği içindeki valiler ve emniyet müdürleri sayesinde sistematik bir uygulama haline gelmiş bulunuyor. İşkence yapanlar cezalandırılmayacaklarını, tam tersine amirleri tarafından korunacaklarını biliyorlar. Böyle bir ülkede işkencenin önlenmesi söz konusu bile olamaz.
İşkence sanıklarını koruyanları cezalandıramayan bir hükümet, istediği kadar ‘işkence yapmayın’ desin, sözünü kimseye dinletemez.