Radikal, bugün elinize ulaşan 594. sayısı ile radikal karara daha imza atıyor. Radikal artık 50 bin lira.
Bundan sekiz ay önce bile maliyetlerinin altında bir fiyata; 60 bin liraya satılan Radikal’in enflasyonun çılgınca hüküm sürdüğü bir ülkede bu kararı almasının ardında bir tek kaygı var: Haber alma hakkının en yaygın biçimde kullanılabilmesini sağlamak, Radikal’in özgür ve demokrat sesini daha geniş kitlelere ulaştırabilmek.
Bu karar yayınevimize kolay karşılanamayacak maddi yükler getiriyor. Bütün girdileri dövize bağlı bir endüstri kolunda, maliyetleri gözetmeyen satış ve promosyon politikalarının en başta sektörün kendisine zarar vereceğinin de bilincindeyiz.
Ama bundan çok daha önemli bir görevimiz var. Türk halkının demokrasi ve insan haklarına saygılı laik bir hukuk düzeni özlemlerinin gerçekleşmesinde gazetelere çok büyük görevler düşüyor.
Gazetelerin bu görevlerini hakkıyla yerine getirmekte karşılaştıkları en büyük engel de halkın satın alma gücünün düşüklüğünden kaynaklanan sebeplerle yeterince geniş kitlelere ulaşamıyor olmalarıdır.
Radikal bu kararıyla bu önemli engeli geride bırakmayı hedefliyor.
Radikal 2000 projesi çerçevesinde yürüttüğümüz okuyucu araştırmalarının bize gösterdiği gerçek de budur. İstediği halde bir gazete okuma olanağından yoksun olan geniş kitlelerin ‘uygun fiyatla doğru dürüst bir gazete’ talepleri, Radikal’in fiyat indirimi kararıyla hayat buluyor.
Bir süredir bazı çevrelerde Radikal’i hedef alan sistemli bir propaganda yürütülüyor.
Türk basınında ilk kez bir gazete hedef seçiliyor ve bu hedefi yerle bir etmek için akla hayale -gelmeyecek yalanlar uyduruluyor.
Bu propagandanın seslendirildiği yayın organlarına ve öne sürülen kişilere bakarak Radikal’in neden yıpratılmak istendiğini daha iyi anlayabilirsiniz. Radikal’i hedef seçenlerin kimler olduklarına bir bakalım: Bazı şeriatçı gazete ve televizyonlar, yolsuzlukla malul bazı politikacıların finanse ettiği gazete ve televizyonlar, parayı kim verirse onun düdüğünü çalan yanar-döner yazarlar, demokrasiyi içine sindirememiş şarlatanlar!
Bütün bu çevrelerin Radikal düşmanlığı zemininde neden birleştiklerini anlamak hiç de zor değil.
Çünkü onlar Radikal’den korkuyorlar.
Radikal’in temsil ettiği demokrasi ve insan haklarına saygılı laik bir hukuk düzeni
özlemlerinden korkuyorlar.
Radikal’in gerçek neredeyse onu arayıp bulan, söyleyeceğini kıvırtmadan dosdoğru söyleyen, cesur ve atak yayın politikasından korkuyorlar.
Radikal’in okuyucusuyla el ele zorlukları aşıp, kurumlaşmasından korkuyorlar.
Korkuları yersiz değil.
Radikal özgür ve demokrat kişiliğini her şeye rağmen korumaya kararlı.
Gerçekler kime zarar verirse versin sadece gerçeği yazmaya kararlı.
Her türlü görüşün özgürce seslendirilmesine imkân veren bir platform olma özelliğini korumaya kararlı.
Demokrasinin ve insan haklarının, laik hukuk düzeninin her şart altında yılmaz savunucusu olmaya kararlı.
Radikal, okuyucuları ile birlikte 2000’li yılların özgür ve çıkar çevrelerinden bağımsız Türk basınını yeniden dizayn etmeye kararlı.
Bizden gerçekten korksunlar.